18 Aralık 2009 Cuma

Albay Dursun Çiçek'in Emaille Gönderdiği Savunması -I-



KAMU VİCDANI BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ (Şikayet Eden) : Türk Milleti

SANIK (Şikayet Edilen): Yargıyı ve devletin diğer kurumlarını baskı altına alan siyasiler

SUÇ : Sistemli ve kasıtlı olarak görevi ihmal ve yetkiyi kötüye kullanma, yargıyı (yargıç ve savcıları) baskı altına alma ve yönlendirme suçunun işlenmesi

IZAHI :

1. Hiçbir yasal delile dayanmayan iftira ve karalama kampanyaları ile, bir kısım medyayı yargısız infaz silahı olarak kullanarak yazılmayan planları yazılmış, imzalanmayan belgeleri imzalanmış, işlenmeyen suçları işlenmiş olarak göstermede çok mahir olan bazı siyasi kişileri, kamu vicdanı adına aynı başarıyı millete hizmette ve dürüstlükte göstermeye davet ediyoruz. İnsanların ilk defa bazı gazetelerde gördüğü sahte planları ve belgeleri, soruşturmanın gizliliğinin ihlal, yargıya müdahale ve yargıyı etkileme suçlarını maksatlı ve sistemli olarak sürekli işleyen kişilere aynı konudaki yasaları kim uygulayacak? Kamu vicdanı dışında bahse konu suçları yargılayacak bir makam arıyoruz. Ama her geçen gün ümitlerimiz azalıyor, sabrımız tükeniyor. Herkesin iddialarını ispatlamakla yükümlü olduğu hukuk sistemimizde, İddialarını ispatlamak zorunda olanlar, gerçeklerin ortaya çıkması ve adaletin tecelli etmesini önlemeye çalışmaktadır. İddialarını ispatlayamayanların attığı çamuru bizim temizlememizi beklemeleri ve bu süreçte de karşımıza her türlü zorluğu çıkarmaları kabul edilemez.Medyaya da yansıdığı gibi şaibeli bir raporun başka kurumlar tarafından incelenmesi talebimiz sonuçsuz kalmıştır. iftiralara maruz kalan bizler varolmayan birşeyi ispatlama çabasına düşürüldüğümüz bu günlerde her türlü sorgunun ve araştırmanın sonuna kadar yapılmasını ve yargısız infazın önlenmesini önemle talep ediyoruz.

2. Ortada bir plan ve belge yokken, iddialar hakkındaki yargı süreci daha soruşturma safhasında devam ederken, Genelkurmay Başkanını istifaya ve peşinen cezası kesilen suçluları derhal mahkum etmeye çağıranlar, acaba işledikleri insanlık suçunun maddi ve manevi hesabını her iki cıhanda da vermek zorunda kalacaklarını düşünüyor mu? Yoksa “İlahlar kurban istiyor” diyerek masum insanların ahını alma ve kamu vicdanını sızlatma adına bilerek ve isteyerek mi bu suçları işliyorlar?

3. TRT-1 Televizyonundaki bir canlı yayında; “Islak imza önem arz ediyor. Kilidi o açacak. Adli tıp raporunun gereği yapılmalı. Askeri yargının ıslak imzaya ilişkin olarak Adli Tıp'ın raporunu dikkate alması gerekir. Bakın geçen hafta 8 subay davet edildi. Sonra iki subay daha dinlendi. Demek ki süreç devam ediyor. Bu hafta içerisinde kim bilir kimler davet edilecek?” şeklinde yapılan açıklamalar doğrudan doğruya bağımsız yargıya açık bir müdahale, yargıyı baskı altına alma ve yönlendirme suçu değil mi?. Gizli olması gereken hazırlık soruşturmasının temel unsurlarından biri olan ve kamu vicdanında şaibeli hale gelen üç kişinin imzaladığı Adli Tıp Raporunun bir televizyonda açıklanması soruşturmanın gizlilliğinin alenen ihlal edilmesi, yani suç üstü hali değil de nedir?

4. Hiçbir yasal delil olmadan tutuklama kararı veren Savcı ve Hakim hakkındaki suç duyurusuna dört aydır bir işlem yapmayan, bir kısım medya tarafından yapılan yargısız infaza ve karalama kampanyasına, görevini ihmal ederek engel olmayan RTÜK hakkında ki suç duyurusu ile ilgili Cumhuriye Savcısı’nın talebini dikkate almayıp işleme koymayan ve adaletin tecellisini önleyen, işbirliği içinde olduğu birilerini koruma adına yetkisini kötüye kullananlar , kamu vicdanını sızlatmaya ve yargısız infazlarına acımasızca devam etmektedirler.

5. Devlet televizyonu TRT'de yapılan açıklamadan kısa süre önce, orta çağ yöntemleri ile bazı siyasiler tarafından daha yargı sürecinin başında cezası kesilen bir subayın, ifade vermek üzere İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından davet edilmiş olması acaba bir tesadüf mü? Yoksa soruşturmayı ve yargılamayı Yüce Türk Milletinin çok iyi bildiği bazı siyasi kişiler mi yapıyor?

6. Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olunması demokrasi ve hukuk devleti olmanın temelidir. Hukuk ve adalet herkese lazımdır. Günümüzde kendisini çok güçlü gören, anayasa ve yasaların üstünde olarak düşünenlerin de geçmişte olduğu gibi gelecekte de hukuk ve adalete ihtiyacı olabileceğini unutmaması talebi gereği kamu vicdanının sesidir.

7. Medyayı kullanarak kamuoyunu ve yargıyı yönlendirme, başta Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar olmak üzere kamu görevlilerini baskı altına alma eylemleri ile yargısız infazların bazı siyasi kişiler tarafından sürdürülmesi, suçsuz insanların başta mesleki kariyeri olmak üzere, maddi ve manevi olarak yıpratılmasına ve zarar görmesine neden olmaktadır. Bütün bu baskı ve tehditlere rağmen Türk Milletinin sesi olan kamu vicdanı, onun adına yargılama gücünü kullanan Türk Yargısına güvenmeye ve inanmaya devam etmek istemektedir. Türk Milleti, yargılama süreçlerinde adil ve tarafsız olma konusunda namus sözü vermiş olan devletin Cumhuriyet Savcıları ve Hakimlerinin; karar verirken, bazı siyasilerin taleplerine göre değil, yasal delil ve gerçekleri esas alan ve kamu vicdanını sızlatmayacak kararlar vereceğine inanmaktadır.

TALEP : Büyük Önder ATATÜRK'ü andığımız ve bir kez daha anlamaya çalıştığımız bu özel günde, kamu vicdanı sızlatan ve açıkca suç teşkil eden bahse konu eylemler hakkında soruşturma başlatılarak; yetki ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmeyen, gorevini ihmal eden, yargıyı yönlendiren ve baskı altına alan, böylece masum insanların maddi ve manevi olarak zarar görmesine neden olacak şekilde yargısız infaz yapılmasına ve suçsuzluk karinesinin ihlal edilmesine neden olan siyasiler hakkında yasal işlemlerin yapılmasını arz ve talep ediyoruz.

KAMU VİCDANI

Hiç yorum yok: