13 Aralık 2009 Pazar

TUNCAY GÜNEY’İN MÜLAKAT ÇÖZÜM TUTANAĞI - I


Okuyacaginiz metin, Tuncay Guney’in videoya alinmis “mulakat”tinin kagida dokulmus halidir. Bu kagida dokulme biri 2001 digeri de 2008 olmak uzere iki defa gerceklestirildi. Su an okudugunuz 2008 cozumu. Ikısi arasinda farklar oldugu soyleniyor. Ormegin, birinci cozumde “…….” olarak gecistirilen yerler, bu cozumde doldurulmus ve yerine isimler yerlestirilmis. Elbette elde video kaydi oldugundan bu degisikliklerin farkina varmak, itiraz etmek mumkun. Fakat genel olarak bu cozum metni dogru bir metin. / AVCI@

&&&

TUNCAY GÜNEY’İN MÜLAKAT ÇÖZÜM TUTANAĞI

03.02.2001 tarihinde Tuncay GÜNEY isimli şahıs “Dolandırıcılık ve Sahtecilik” iddiaları ile Asayiş Şube Müdürlüğü görevlilerince yakalanmış, yakalandıktan sonra bir kısım organize suç örgütleri hakkında beyanlarda bulunması üzerine Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim edilmiştir.
Tuncay GÜNEY’in ev ve işyerinde yapılan aramalarda çok sayıda bilgi, belge, doküman ve bilgisayarlar ele geçirilmiştir. El konulan bu malzemelerle ilgili Tuncay GÜNEY ile mülakat yapılmış, yapılan bu mülakat kamera ile kayıt altına alınmış ve çözümü yapılmıştır.
Şube Müdürlüğümüz arşiv kayıtlarının tetkikinde Tuncay GÜNEY’e ait mülakat kaseti bulanamamış, yapılan araştırmalarda söz konusu kasetlerin Fatih C. Başsavcılığı adli emanet memurluğunda olduğu öğrenilmesi üzerine mülakat kasetleri temin edilmiş ve DVD ortamına aktarılmıştır.
Tuncay GÜNEY’in mülakatı dinlenerek aşağıda yeniden çözümü yapılmıştır.

BİR NUMARALI KASETİN ÇÖZÜMÜ

SORGUCU : …… eksiklerimiz olursa onu sana soracağız zaten dinlememiz gereken olursa onuda sana soracağız bir ikincisi her şeyin başı var biliyorsun ondan başla ondan başılıyacaksın yani başı ne medya ya girişin senin medya ya girişin tamam mı liseyi bitirmense liseyi bitirmen anlatabildim mi ne istediğimizi biliyorsun zaten evet
Tuncay GÜNEY : Şey o ailevi kısmımı anlatma ma gerek varmı az önceki sorgularda da konuştuğumuz yani 1986 da babam öldükten sonra ben çalışma hayatına başladım
S : Tamam ordan başla
T.G. : 1986 13 Şubat ayıydı babam öldükten sonra ben yatılı okulda okuyordum orta birinci sınıftaydım ailem beni aldı okutamadığından dolayı ben demir doğrama atelyesine girdim ondan sonra konfeksiyona daha sonra Cumartesi Pazar Günleri pazarlarda sepetlerde annem şey çorabı örüyordu çorap satarak böyle tabi hırs vardı tabi işte fakir şeyden gelmekten dolayı daha sonra Yıldız Yemek Fabrikasına Sanayi Mahlesinde gazete ilanıyla çok iyi hatırlıyorum gazete ilanıyla oraya girdim orda yemek fabrikası İstek Vakfı okullarının hepsine yemek dağıtıyordu orda artan yemekleride evime getiriyordum yani bütün çalışanlar ekmekler şunlar bunlar artıyordu onlarıda evime getiriyordum iyi bir yerdi orası o zamanın parası asgeri ucret bir para veriyorlardı orda Yıldız yemek Fabrikasının o İstek Vakıf okullarına altı ay kadar yani sabah gazetesine giriş formum vardı da evde de olması gerekiyordu resmi giriş sigorta kartımda ha tarihini hatırlamıyorum onun için işte oraya beni orda ALİ KUR bey diye Şişli de oturan bir Matamatik öğretmeni ama oranın müdürü kendisi onla yemek servisi yaparken herkes öğretmenlerde yemek alırdı ben ona kendim getirirdim böyle ordan hoş sohbetler oldu çokta ilgilenirdi bende o zaman gençtim okuldan öğrencilerden getirdikeleri süyeter gömlek gibi şeyleri bana da verirdi kendisi böyle ben dedimki efendim geleceğim için daha düzgün bir yere gitmek istediğimi söyledim dediki okulda okumuyormusun dedi ortaokulu bitirmiştim semtimde Gültepede ……. Alkoç Orta Okulundan dibloma almıştım o beni Perteviniyal Lisesi Akşam bölümüne kaytettirdi Pertevniyal Akşam Lisesinde ben bir sene okudum Lise birin son kış ayından sonrası ikinci dönemde belli bir süre sonra ayrılıdım. O zaman Pertiviniyal Lisesine kayıt yaptırdığımda İstek Vakfında çalışıyordum beni o şeye gönderdi Sabah Gazetesinde Spor ve Magazin Müdürü TEYFİK YENER bu NEŞE KARABÖCEK in
S : ALİ KUR mu gönderdi
T.G. : Evet efendim NEŞE KARABÖCEK in kocası oluyor onunda HASAN YENER diye oğlu bizim okuldaydı benim yanımda da söyledi babamla dedi görüşmem lazım babası okula geldi efendim beni böyle odasında tanıştırdı adam bana randevu verdi Mecidiyeköy deki Sabah Gazetesinedeki Bürosuna gittim. Sabah Gazetesindeki bürosunda ofisboyluğu yapıyordum getir götür işleri bilgisayarlara daha Türkiye ye yeni geldiği için oturtturmuyorlardı o zaman orda bir buçuk ay Mecidiyeköydeki o büroda çalıştım Sabahın eski binasında ordan İkitelliye yeni taşınmıştı ilk taşınan sabahtır ikitelliye o zaman teşfik fonundan o binada spordu yine görevi yine magazin sayfası yapıyordu Melodi diye bir dergiyi ilk kez sabah ek olarak verdi ve TV Ekran diye bir dergi verdi ben TV Ekran ve Melodide çalışıyordum spora hiçbir yatkınlığım olmadığı için orda spor işlerinden anlamadığımdan adam sırf bu tarafta beni görevlendirdi gazete içindeki işte resim getir arşivden şu sanatçının şunun bunun böyle getir götür işlerini yapıyordum 850 bin lira maaşla beni işe aldırttı o zaman ordayken ben zaten normalde de ben doğu kültürü Anadolu insanı olduğum için ailem falan
S : Nerelisin
T.G. : Ben ÇORUM luyum aslen Çorum Kargı’lıyım namaz falan kılar ben o zaman zaten babamında ölümünden etkilenmem namaz falan kılıyordum zaten yatılı okuldaykende ben ortaokuldaykende Kuran Kursuydu ayrıca okulum hemde dışarıya da okula gidiyorduk şey olarak gündüzleride belli saatlerde de din dersleri falan alıyorduk arapça Kuran okumayı orda öğrendim AYAZAĞA KÖYÜ Talebe Pansiyonundan hala o pansiyon durur ordayken işte ofisboyluk yapıyordum zaten sabah gazetesinde sabah gazetesinde iki yıl iki buçuk yıl üç yıl olmadı ama çalıştım bir fiil son dönemlerde bütün masalara bilgisayarlar koymuşlardı bilgisayar falanda öğreniyordum o zaman bilgisayarlar Türkiye ye daktilo gibi geldi iyi bir şeydi bütün yazıları muhabirler bize getiriyordu ben yazıyordum falan onlar sırada beklememeleri için bu polis muhabirleri falan bana Capişonular getirirlerdi falan çünkü tak tak yazmaya çalışan bendim yani bütün servisin üç beş adamı vardı
S : ………
T.G. : Daha sonra TEYFİK YENER Amerika ya gitti karısına kaset çıkarmak için ondan iki ay sonra bizi çıkarttılar sabah gazetesinden gazetecilikte ekip vardır biliyorsunuz şef çıkınca herkesi çıkartırlar başka bir ekip getirirler Günaydın dan ERGİN SEVİGEN diye bir adam geldi ben iki ay kadar ordan çıkınca boş kaldım ondan sonra TEYFİK YENER in Milliyet e geldiğini öğrendim KEMAL KINACI ile şey yaptım ben gazetedeki arkadaşlarla telefonlaşıyoruz tabiki ben bir gün TEYFİK YENER e gittim Milliyete Çağaloğlundaki bürosuna o dediki gel dedi biz dedi buraya başladık burda çalışacağız dedi Milliyet te ilk ek veriyor magazin eki veriyor birde dergi çıkarıyor TV Ekran yani televizyon haberi orda da benim künyede adım grafiker diye yazar bende onun bütün yazılarını geçiyorum ama TEYFİK bey şey yapar insanların böyle önünü açmak için onlara etiket verir her zaman için genç insanaları orada şey yapmak için orda bir buçuk yıl kadar çalıştım en son çıktığımda Altı Milyon İki yüz elli bin lira maaş alıyordum
S : Yıl kaç yani Doksan Doksanbir Doksaniki
T.G. : Seksendokuz Doksan olabilir evet Dört milyon ikiyüz elli bin iliraya girdim altı milyon ikiyüz elli bin lira oldu maaşım çıktığımda TEYFİK YENER yeni binaya taşındık Çağaloğlundan efendim iki ayda o yeni binada çalıştım TEYFİK YENER yine karısıyla beraber Amerikaya gitti o zaman yine bizi çıkardılar o seferde çocuğun adını halen hatırlıyorum bir ORHAN ZEKİ AK birisi daha vardı ……… şimdi genel yayın yönetmeni zaten o ERDAL soyadını hatırlamıyorum onu başa getirdiler bizi çıkarttılar ben ordan tazminatımı aldım çıktım ordan çıktıktan sonra üç ay kadar bocaladım yani arada kaldım o esnada benim bölgemde de Gültepe nin girişinde de FETULLAH HOCA nın yurdu vardır solda hatırlıyorum Kırklar Boğaziçi Erkek Öğrenci Yurdu
S : Neydi
T.G. : Şimdiki adı Boğaziçi Erkek Öğrenci Yurdu o dönemde levha yoktu kırklar öğrenci yurdu neden kırklar yediler üçler kırklar şeyde şey varya evliyalar ondan dolayı kırklardı o yurda gelip gidiyordum zaten o yurda gelip giderken orda bir çok arkadaşlarım vardı o zamanda bir FETULLAH HOCA rüzgarı esiyordu ülkede, o yurda gelip giderken video kasetleri izlerdik biz ayrıca zaman gazetesinin çağoloğlu bürosundan Milliyet kitap veriyordu böyle Ansiklopediler evimde de vardır onları Çağaloğlu Zaman Gatesesi ilan Bürosundaki Çorum lu bir çocukla tanışmıştım oranın ilan müdürüydü kendisi bu kırklar yurdundaki arkadaşada söyledim yani gitsem ayıp olurmu falan dediki istersen beraber gidelim söyle kırklar yurdundan olduğunu gelip gittiğini yani sana sıcak baksınlar diye gittim dedim beni hatırladınımı hatırladım ya dedim ben çalışmıyorum sizde samanyolu televizyonunu kuruyorsunuz bunların Samanyolu Televizyonu Moskova daydı Kanal 6 da o yıllar yeni yayına başlamıştı ilk televizyon yapan yani Kanal 6 ye paraleldir bunlar Moskova dan yapıyorlardı yayını Tikaş TKM Çemberlitaşta oraya beni aldı aynı gün saat ikindi namazı vakitleriydi çok iyi hatırlıyorum
S : Neydi Zaman Gazetesi Reklam Müdürünün ismi
T.G. : Süleyman ……. Çok iyi hatırlamıyorum çok iyi hatırlamıyorum genç bir çocuktu benden üç yaş küçük şimdi 33 yaşındadır. Böyle bir arkadaş MEHMET DEMİRCAN beyle beni tanıştırdı MEHMET DEMİRCAN bey o FETULLAH HOCA nın benim tanıştığımda Samanyolu Teelevizyonunun Genel müdürüydü ondan önce FEM Dersaneleri Genel Müdürüydü ondan önce Zaman Gazetesi Genel Müdür Yardımcısı
S : MEHMET DEMİRCAN
T.G. : MEHMET DEMİRCAN bu örgüt içinde de ÜMRANİYE de oto sanayi diye bir site var o sanayi sitesinin kayınpederi bunun ALİ KIRKINCI mı, Ali KIRKINCI olacak soyadını tam hatırlamıyorum, Ali KATIRCI hah iyi hatırladım Ali KATIRCI nın damadı
S : Bu MEHMET DEMİRCAN
T.G. : Evet ALİ KATIRCI cemahat içinde zenginlerdendir yani
S : Hangi cemaat
T.G. : FETULLAH HOCA nın
S : ALİ KATIRCI değilmi
T.G. : KATIRCI onun damadı MEHMET DEMİRCAN diye damadı böyle çok şey bir insandı düzgün bir insandı cemahakttaki insanlara göre global düşünüyordu benim hayran kaldığım şeylerden birisi MEHMET DEMİRCAN beni oraya aldı fakat dedimki Milliyetten falan geliyorum Sabah ta çalıştım aslında benim islam kökenim var yani ben size yakınım tabi ilk tanışıyorum adamla o dediki aslında bende dedi şey yapıyorum dedi açılım yapıyoruz biz dedi böyle insanlar varsa dışardan senden de öyle proğramlar istiyecemki dedi hep dedi bu dışardaki insanları bize çekmeliyiz dedi HOCA Efendi bana bunları rica etti dedi
S : Hoca Efendi
T.G. : FETULLAH HOCA ya Hoca Efendi diyorlar bunlar o FEM dersanesini orayı televizyon kullanıyoruz işte
S : Bakırköyde ki yerimi
T.G. : Yok yok Bakırköy de yerleri yok bunların FEM Dersanesi FKM Çemberilitaş sinamanın o üstü Fırat Kültür Merkezi şimdi orayı FKM yi kullanıyoruz HALUK ÖRGÜN şimdi Ankara Müdürü o da haber müdürüydü o zaman o da o şeyde KEMAL GÜLEN vardı yine Fethullah Hoca nın yeğeni o da Samanyolu Televizyonunun sunucusu MEHMET DEMİRCAN beyle böyle görüşürken bir kere FETULLAH Hoca bize şey verdi bütün çalışanlara kahvaltı verdi Altunizade FEM Dersanesinin en üst katında çok güzel bir yer botanik bahçeli böyle bir yeri var orda tanıştık vaaz etti biz burdan sabah namazını kılıp öyle gitmiştik çok erken vaktitte gitmiştik
S : Burda duralım şimdi sen bu şekilde FETULLAH GÜLEN cemaaatine mi katıldın
T.G. : Samanyolu Televizyonuna ben eleman olarak işe girdim
S : İşe girdin FETULLAH GÜLEN in cemaaatine katıldın o zaman
T.G. : Benim asıl niyetim örgüte yada cemaaatine katılmak değil iş için benim annem var bekarım o zaman tabiki iş bulmam gerekiyordu asıl şeyim buydu yani bu FETULLAH Hoca değilde atıyorum Özgür Ülke deda MED TV de burda yayınlanabilirdi yani çalışabilirdim yani şey olarak bakıyorum ben bunlarda bana şey olarak yakınlar yani bende din kültüründen geldiğim için kendimi yakın görüyorum şey olarak MEHMET DEMİRCAN bey bunun üzerine bütün çalışanlara FETULLAH hocayı tanıtacaklarya benden başkada dışardan toplama insanlar vardı ama FETULLAH Hocayı tabi sempatiyle kimse görmemiş FETULLAH Hocayla bizi bir ay kadar sonra görüştürdüler herkese vaaz verdi adam orda etkilendik tabi otomatikmen şeyde Altunizade de daha samimiyet oldu onlara karşı bunun üzerine MEHMET DEMİRCAN bey İLHAN İŞBİLEN, ABDULLAH AYMAZ o zaman Amerika sorumlusuydu ABDULLAH AYMAZ İSMAİL YEDİLER kod adıyla kitap ve köşe yazıları yazar
S : Ne Aymaz dı
T.G. : ABDULLAH AYMAZ ben tırnak içinde bir şey söyleyebilirmiyim sizin için önemli olacağına inandığımdan bu bilgileri ben o dönem orda çalışırken peryodik olarak MEHMET EYMÜR ün adamları gelir alırdı benden haberiniz olsun onu kapatayım yani böyle bilgileri cemaaat içinden başka sorularda sıcağı sıcağına o dönem sıcak olan bazı şeyleri sorarlardı zaten
S : Anlıyorum
T.G. : Bunun üzerine Gazeticiler ve Yazarlar Vakfını kuracaklarını İSMAİL YEDİLER – ABDULLAH AYMAZ ben tekrar sayayım NACİ TOSUN bu devlet planlama teşkilatından gelmiş KATIRCI bey zaten finansman şey olarak köylü bir adam bir kişi daha vardı FETULLAH Hocanın kitabını yazdı Gazeticiler ve yazarların ilk vakıf başkanlarındandı VAKİT ERDOĞAN cemahat içinde de FETULLAH Hoca ölecek o yerine geçecek böyle polemiklerde çıkmıştı
S : VAKİT bey için
T.G. : Hı VAKİT ERDOĞAN bu da NURETTİN ŞENSATIR kod adıyla yazıyor bir çok şeyleri zaten kod adı NURETTİN ŞENSATIR
S : Kod adına bir şey deniyordu
T.G. : Müstehak isim
S : Müstehak isim
T.G. : HEKİMOĞLU İSMAİL mesela o da Müstehak isim Timaçta bunların biliyorsun şey olarak bunlar Gazeticiler ve Yazarlar Vakfını kuracağını MEHMET DEMİRCAN bey ilk bana kendisi söyledi odasında FEM Dersanesinde bunun için çalışmalar falan yapalım musbet Gazetici ve Yazarları kendimize çekip hocaefendi dedi FETULLAH Hoca için dedi artık büyümek kimse globalleşmeyi kullanmazken bunlar telafuz ederlerdi Globalleşeceğini söylerlerdi yani büyüyeceklerini bende dedimki ya hocam FETULLAH Hocanın bu kadar ….. FETULLAH Hoca Türkiye yi değil Dünya yı istiyor dedi Türkiye ye oynamadığını söyledi o zaman bütün dünya müslüman alemine falan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfını kurmadan önce biz haber merkezini oturtmaya çalışıyorduk o haber merkezinden beni ayırdılar dediki bu bizim cemahatten çocukları getirttiririz onlar oturttururlar ben bir proğram yaptık buna göre o zamanda talk sowlar yeni çıkıyordu ben FETULLAH Hocaya göre bir Talk Sow olmaz diye teklif formu verdim efendim işte gazetecide böyledir şu şu haberi yayınlayacağım şu konuda araşıtırma yapmak istiyorum hani dersiniz dedimki bende buraya Samanyolu Televizyonuna işte uygun bir proğram Doruktakilerde karar kıldık Doruktakiler nerden geldi Nokta dergisi her yıl Doruktakiler adıyla ödül dağıtırlar insanlara biliyorsunuz doruktakiler adını ordan akılıma geldi Zirvedekileri düşünmüştüm zirve şey oldu Doruktakiler de karar kıldık o kasetlerinde bir kısmı yayınlananların VHS kasetleriyle yayınlandıktan sonra VHS ye çekip arşivime aldım evimden de zaten arkadaşlar aldılar orda Doruktakileri şey yaptım Doruktakilerde gelen insanların hiçbirini o döneme kadar tanımıyordum Samanyolu Televizyonu adına bunlara başvuruyordum yani o insanlar beni GÜLAY ASLITÜRK tü Şişli Belediye başkan adayıydı daha o zaman iyi hatırlıyorum bunlarla falan HAYRİ KOZAKÇIOĞLU dönemin valisiydi ama beni tanımıyorlardı hiçbiri Samanyolu antetli kağıdına şeydi dediki bana MEHMET DEMİRCAN bizim dedi sütütyomuz yoktur TUNCAY dedi bu şeyleri şeyde çekelim belediyenin Kasır masır dedikleri yemek veriyorlar ya oralarda çekelim bende dedimki siz açılıyorsanız yağmurdan kaçıpta doluya tutulmaya gerek yok vereceksek otelleri bunlarında iş alami vardı bunların İŞAD vardı İşadamları Derneği o dernekte bizim yapıtığımızın başka örgütlenmesini yapıyordu İş Adamlarında örgütleniyorlardı ADNAN POLAT la görüşüyorlardı dedimki Polat Renasansı söyleyeyim mesela çoğrafya olarak bize uzak olduğundan FİTAŞ a ve ben Çırağan Sarayına antedli kağıtla fax çektim çırağan sarayında küçük bir oda da çekimler yapabilirmiyiz diye onlarda Samanyolu Televizyonuna reklam karşılığı sonunda izin verdiler burda Doruktakiler proğramını yapmaya başladık yayınlanmaya başladı yayınlanan insanlar kasetlerini istemeye başladılar bizim televizyon içerisinde bazı şeylerimiz vardı tanışma grupları gibi onları onlarla tanıştırdım yani MEHMET DEMİRCAN beyi siz HAYRİ KOZAKÇIOĞLU sunuz o gün o da oraya gider efendimizin televizyonumuzun ondan önce bir kahvaltı proğramdan önce böyle yapıyorduk böyle ne oluyordu ısınmalar kart viziteler verilip alınıyordu NECDET MENZİR o zaman dönemin Emniyet Müdürüydü daha sonra böyle müsbet insanları seçiyorlardı zaten etiket sahibi falan
S : Toplumda sevilen kişiler
T.G. : Tabi bir etiket sahibi olacak onlar içinde iyi olacak o kasetelerimi done döne gösterirlerdi reklamları günlerce sürerdi mesela izlediyseniz o televizyona göre o dönemler iyiydi asıl bu doruktakiler burda başlarken bir gün bunların arasında AYVACI bey var adı ne Ayvacı Antalya da da otelleri var size bugüne kadar söylemedim bunu aklıma yeni geldi AYVACI bey , Işık sigortanında ortaklarından kardeşleri falan Kıbrıs lı bir işadamı ÖZAL ın Prenslerinden bu
S : Soyadımı AYVACI
T.G. : Evet bunlar soyadlarıyla hitap ederler mesela MEHMET DEMİRCAN a DEMİRCAN bey gibi böyle derler genellikle AYVACI bey MEHMET AYVACI bey MEHMET AYVACI bey normalde GEY dir kendisi şey olarak bu adam hipnozcu normalde herkesi hipnoz ederdi birgün de ben hikaye olsun diye geçiştirecem banada hipnoz yapmak istedi ben uyumadım insanlar böyle yatıyorsunuz yere şurdan iki kişi tutuyor şurdan bir kişi birbirlerinin kulaklarına diyorlarki işte şırt şırt diyorlar bana geldiği sıra ben insanlardandım o zaman ilk yaptığında beni uyutamadı ilk önce uyumadım dedimki kendi kendime ne olmuş dedim şeytan la birisi ölmüş dedi ……böyle abik sabukça ama adam hipnoz yapıtığını söylüyordu ben inanmıyordum şimdi kimseninde kalktığınıda görmedim ondan sonra bu adamın yanında da NECABETTİN ERGENEKON un oğlu VOLKAN KEMAL ERGENEKON da hipnozla uğraşıyordu ve nuskalar yazıyordu bu adam nuska falan yazmıyordu VOLKAN KEMAL ERGENEKON tavuğu uyutuyordu tavuk sap gibi böyle duruyordu
S. : Kim Necabettin
T.G. : Necabettin ERGENEKON emekli albay
S. : Kim bu
T.G. : Necabettin ERGENEKON 1977 78 80 ne kadar ihtilalde var mıydı bilmiyorum ama kendiside söyledi İstanbul Jandarma Alay Komutanı mesela Alparslan TÜRKEŞ le beni bu görüştürdü kaset için program için randevu aldı falan,…. Mesela kimileri de renk veriyordu, mesela Korkut ÖZAL …. Vermişti aldım.
S. : Ney Kemal dı
T.G. : Oğlu Volkan Kemal ERGENEKON evet bu da bir albayın kızıyla evli bu Volkan Kemal ERGENEKON önceden subaymış içermiş felan böyle olaylarından dolayı ahlak bozucu olaylarından dolayı atılmış ordudan VELİ paşada bunu babasını tanıdığından dolayı anlatmıştı daha sonra bu çocuk İRAN cı olmuş İRAN a gitmiş İRAN dan Atatürkçü molla diye Milliyetlerde falan resimlerini bana falan gösterdi çıkmış sonra İran dan karısı eve iki tane çocuğuyla Türkiye ye babasının söylediği VELİ Albay o zaman kaçırmış yardımcı olmuş yani ordakilere o adam çok ilginç birisi molla giyimli böyle sakallı falan cübbeli falan düzgün bir adamdı o o zaman bunla arkadaşlık kurdum dedemki abi biz doruktakiler proğramı yapıyoruz o da dediki bende şey yapıyorum Çamlıca da ya antenler o zaman Samanyolu Çamlıcaya taşınmamıştı daha yeni taşınacaktı ama ben Doruktakiler proğramına başlamıştım Çamlıcadan anteni evim görünüyor onun evide nato yolunda dedi orda villalar var ordayım ondan sonra dediki ben değil dedi babam dedi Avrupa Birliği şu bu dış ilişkiler o zaman Türkiye nin PKK sorunu var babası beni ilahiyat Fakultesinde bıçaklanan adam ZEKERİYA BEYAZ o da sancak diye dergi çıkarıyordu BÜLENT ECEVİT e vermişti resim PKK Refah Partisi resmini ilk çıkartan ZEKERİYA BEYAZ dır bunlar MHP lidir KAMER yayınları var MİT te bir grup oldukları söyleniyor bunların bunu da NECABETTİN ERGENEKON tanıştırdı proğramıma davet ettim onlada çekim yaptım onlada PKK sorununu falan konuşmuştuk o zamanişte VOLKAN -NECABETTİN ERGENEKON la orda tanıştım bunun üzerine NECABETTİN ERGENEKON Türk İslam sentezini savunan bir adam ben işte yakın olan çerçeveleri bize yarıyacak insanların olup olmadığını proğramlarımıza çağıracağımızı çağırmıyacağımızı falan konuştuk böyle bana dediki Türkmenler var dedi bu Azarbeycan ELÇİBEY in o zamanlar çok popiletisesi yoktu o zaman Bakü den gelenler var dedi Bakü Türkmen Dernekleri falan Laleli de bir Türkmen derneğiydi onlar İKBAL miydi yok bir adam şairi çekmek istiyorlardı şey olarak bizden kamera istediler Samanyolu vermedi
S. : Kimi çekmek istiyorlardı
T.G. : Proğram yapıyorlardı onların bir gazel okuyan adamları böyle ölmüş
S. : Hı kendi televizyonlarına proğram yapacaklar
T.G. : Yapacaklar ama kamera falan kiralamaları gerekiyordu bu Necabettin ERGENEKON bana dedi ki ya dedi siz Samanyolu’ ndan kamera verseniz Samanyolu’ nda kamera yoktu ben ne yaptım kendi programımı bir gün Pazar gününe alır gösterdim almadım kasetlerim evde bekliyordum ya kameraman arkadaşımla beraber oraya gittim orda bir çok Bakü’ lü falan işte Türkmen’ lerle tanıştık onların bir pilav günümü bir şey günüydü Lalelide yerleri Metin DEMİRCİ’ yle tanıştım orda Doktor Metin DEMİRCİ’ yle falan vardı onlarda çok memnun oldular bunun üzerine orda tabi bir sürü insanlar vardı konuşmacıda o zaman orda Güney Azerbaycan Kuzey Azerbaycan bütünleşmelidir falan diyen Avukat Reşit Hüseyin ŞAŞIOĞLU konuşmacıydı
S. : Avukat
T.G. : Avukat Reşit Hüseyin ŞAŞIOĞLU konuşmacıydı ben daha o zaman sıkça siyasal kitaplar okumaya başladım mesela PKK rüzgarı yeni yeni esiyordu ülkede yani daha çok genişlemişti bende kafam o zaman yeni yeni iyi yatıyordu daha önceleri İslami kitaplar Emine ŞENLİKOĞLU’ nun kitaplarını okuyordum romanlar okurdum ondan sonra artık Fetullah Hocanın Sızıntı dergileri beni tatmin etmez oldu böyle marjinal şeyler okumaya başladım yani günlük gazetelerin köşe yazarlarını değil de marjinalleri okumaya başladım işleri çözebileceğimi düşünerek bunun üzerine orda Reşit Hüseyin ŞAŞIOĞLU ile tanıştım
S. : Konferansta
T.G. : Konferansta o şeyleri yaparken Necabettin ERGENEKON u ama orda herkes tutuyordu o da çıktı emekli Albay Necabettin ERGENEKON olarak kısa bir konuşma yaptı ondan sonra Necabettin ERGENEKON dedi ki tabi periyodik şekilde zaman zaman görüşüyoruz genellikle onun evi Göztepe de ben bir kere gittim evine bırakmak için ben hiç evine gitmedim birde beni araba tutar dayanamam öyle şeylere karşılara gitmeye falan hafta da iki kere gelirdi bu ondan sonra Bülent KİRİŞÇİ, mesela Nilüfer GÖLE vardı Boğaziçi Üniversitesinden onları bizim bu Samanyolu’ na bizim şey ayarladı bu Zekeriya BEYAZ – Necabettin ERGENEKON bunlar getirirdi Nilüfer’ leri iki de bir dilini böyle yapıyordu İstihbaratçı Melih AKTAŞ gelirdi mesela Melih AKTAŞ çok şeyler bilirdi bana göre o zaman Mahir KAYNAK’ tan daha ciddiye alırdım onu dinlerdim kendisini sohbet ederdim bunları getirirdi tabi bazen kopukluk oluyor
S. : Anladım bu Melih neydi
T.G. : Melih AKTAŞ
S. : Melih AKTAŞ bunların gelmesine gitmesine herhangi bir gizli konu var mı
T.G. : Örgütlenmeydi bakın Melih AKTAŞ falan Aksiyon ve Zaman Gazetesi Melih AKTAŞ’ı popüler etti Aydınlık veya Cumhuriyet değil ama Türkiye de 1980 ihtilaline kadar insanlar popüler olacaksa gazetelerin sol gazeteler insanı popüler ederdi Uğur Mumcu yu yada kontra gerillayı yada General Veli Küçük ü daha yüzbaşıyken Cumhuriyet ve Aydınlık Gazeteleri gibi insanlar meşhur etti Tercüman Gazetesi kimseleri meşhur edemezdi zaten
S. : O zaman
T.G. : 1900 kaça kadar bu Özal a kadar Özal’ dan sonra bu misyonu devlet kademelerindeki popülistik örgütlenmeyi Fetullah Hoca ve Zaman Gazetesi ekibi aldı Türkiye Gazetesi de Özal o zaman onu da Tercüman Nazlı ILICAK’ lara karşı tutuyordu aslında çok ciddi devlette bir örgütlenmedir ha şimdi aklıma geldi ciddiye alacak bir şey Zaman Gazetesi ilk sahibi de Fethullah Hoca’ ya satan adam İsrailli bir ortak olduğunu asıl sahibi İsraillidir yani bir İsrailliyle ortak bir adamdır ilk Zaman’ ı kuran adam adını şimdi hatırlamıyorum çok ilginçtir bu ilişki Polislik olarak tabi ki şimdi siz polissiniz bu gözle ben şey yaparken söyleyecek şeyleri de kaçırıyor olabilirim
S. : Anladım örgütlenmeden bahsedelim
T.G. : Ama Fethullah Hoca için ben bir örgüt olsam Melih AKTAŞ ve Mahir KAYNAK gibi efendim Nilüfer GÖLE gibi Boğaziçi Üniversitesinde tez hazırlıyor böyle insanları yanıma çekmem Gazeteciler ve Yazarlar Vakfını kuracağım bir grup kurmam çok önemli bir strateji çünkü hepsinin etiketleri var bende böyle bir şeyi çok isterim mesela bir örgüt kurmak için
S. : Necabettin ERGENEKON da bunların içinde
T.G. : Bunların içinde Necabettin ERGENEKON organize edenlerden getirenlerden getiriyordu böyle fakat oğlunu sevmiyorlardı oğlunun İmam Humeyni hastalığı vardı radikalizm yani bunların İslam’ ına karşıydı Amerikan İslam’ ı olarak görüyordu yeşil kuşak dedikleri proje beni İzmit Alay komutanlığına Veli Paşa yeni gelmişti herhalde tam şeyi hatırlıyorum dedi ki bir Albay benim öğrencimdi yeni geldi seni dedi oraya götüreceğim ve tanıştıracağım dedi
S. : Kim dedi
T.G. : Necabettin ERGENEKON dedi bende dedim ki komutanım dedim ha iyi oldu dedim benimde askerliğimden karakoldan kağıt geliyordu ama şimdi söylemeyeyim sonra söyleriz adamdan bir şey istiyormuş olmayalım dedim tam onlarında elemanlarını şey yaparız bu Necabettin ERGENEKON, Tayyip ERDOĞAN’ la görüşüyordu tabi bir gün bu Tayyip ERDOĞAN’ ın ben çok iyi biliyorum yakasından tuttu İstanbul İl Başkanlığında Tepebaşı’ nda sen dedi o dedi ki komutanım bırak dedi ümmetçiliği dedi o dedi ki Muhammetçi olalım dedi Hazreti Muhammet in bir buçuk milyon inanı var dedi Recep Tayyip ERDOĞAN o da yakasından tuttu bırak Tayyip bırak bu işleri dedi Türkçülük olmazsa Muhammetçilik yürümez dedi böyle birde hırslı bir adamdı şey olarak böyle çok insanı tanırdı ama grif insanları beni Veli Komutanla albayken orda tanıştırdı beraber gittik İzmit’ te tanıştırdı. Onla üç dört kere daha Samanyolu’ nun arabalarıyla gider öğleden sonra yemek falan yerdik çay içerdik şuydu buydu geri gelirdik ilk benim Veli KÜÇÜK’ le tanışmam orda başladı
S. : Peki tanışmanızdaki amaç neydi
T.G. : Necabettin Albay biz Gazeteciler Yazarlar Vakfını kuruyoruz ya Fetullah Hoca öyle demişti her gün Mehmet DEMİRCAN la bizde birbirimizi kuruyoruz Mehmet DEMİRCAN bana gaz veriyor ben Mehmet DEMİRCAN a gaz veriyorum niye Mehmet DEMİRCAN örgüt içinde darbe yapacak e bu darbe yaparsa bu Fetullah Hoca nın örgütü çok zengin mesela ben Databank kı ilk kez orda gördüm
S. : Kime karşı darbe yapılıyor
T.G. : Fetullah Hoca’ nın içinde grup var bir grup İlhan İŞBİLEN Grubu öbür grup bu LATİF ERDOĞAN Grubu Latif ERDOĞAN Fetullah Hoca nın yanında çocukluğundan gençliğinden beri o ölünce yerine Latif ERDOĞAN geçecek İlhan İŞBİLEN den herkes çok korkuyor tırsıyor İlhan İŞBİLEN’ i destekleyenlerde bunlar ihtilal yapacaklardı ama burada en güçlü ihtilal sahibi İlhan İŞBİLEN’ di hepte öyle oldu daha sonra ha Amerika daki adam da ayrı bir gruptu Naci TOSUN’ larla beraber
S. : O kim
T.G. : Abdullah AYMAZ, İsmail BİLEN Kod adıyla o da ayrı bir gruptu üç tane grup oluştu böylece Mehmet DEMİRCAN darbe yapacaklar ya güçlü olacaklar benim içinde iyi şatafatlı bir cemaat birde yani teknolojik olarak ta giyim olarak ta benim bakın eski ceketlerim falan vardır dolabımda hala giyerim Aydınlı Giyimden yani Türkiye de Pier Cardin den giyiniyorum o zaman yaşımda genç çok önemli bir şey benim için yani ve bunların hepside bedavadan böyle olunca Veli Paşa’ yla biz haftada bir üç dört kere albayla gittim sık sık görüşmeye başladım fakat bu görüşmelerim şey değil ben Mehmet DEMİRCAN la birbirimizi kuruyoruz Veli Paşa’ yı kuracağız biz şey yapacağız cemaati kazanacağız
S. : Sonradan çağıracaksınız
T.G. : Onun adamlarını o gelmiyor o görevli ya o adamlar söyleyecek onu da kafa kola alacağız cemaat genişliyor büyüyor artık
S. : Amaç kendi tarafınıza çekmek
T.G. : Kendi tarafımıza Fetullah Hoca cemaatine Fetullah Hocanın yanında da biz ne yapacağız güçlü olacağız
S. : Veli Paşa Fetullah Hoca nın yanında mı
T.G. : Şimdi o döneme kadar bilmiyordum aslında Mehmet DEMİRCAN da bilmiyormuş adam onun yanındaymış bizim haberimiz yokmuş
S. : Hı Fetullah Hocayla birlikte ama sizin haberiniz yok
T.G. : Biz bilmiyoruz işin aslını sonra Mehmet DEMİRCAN bey bana dedi ki Fetullah Hocaya periyodik olarak söylüyor ya Hoca Efendi buna demiş ki yav dedi ki Hoca Efendi bana bu adam JİTEM in kurucusuymuş falan filan o dönemlerde biz adamı kuralım derken bir furya çıktı Behçet CANTÜRK ler öldü Cem ERSEVER’ ler böyle karıştı bir ortalık bu adamın ismi çıkmadı ama JİTEM vuruyor mesela çok iyi hatırlıyorum, Nokta Dergisinin kapağında JİTEM Uyuşturucu yapıyor diye haberler çıkıyor o zaman dedim ki yani sen şimdi benim gidip geldiğim askerliğimi hallettiği adamın sen bunlarımı anlatıyorsun valla dedi Hoca Efendi böyle söyledi nereden tanışırlar bu birlik komitesi dediğimiz Milli Mücadeleciler var geçmişte Milli Mücadelecilerden tanışırlarmış zaten Fetullah Hocanın bütün bu elemanlarına bakın Milli Mücadeleci elemanlardır
S. : Milli Mücadeleci Elemanlar ne demek
T.G. : Bu yıllar önce ben çocuktum herhalde o zaman Ankara Belediye başkanı Ali Müfit GÜRTUNA Aykut EDİBALİ etkisi şimdi o hareketin ama Aykut EDİBALİ yi düşünerek bakarsanız çok küçümsenmiş olur bu iş o zamanlar bir rüzgar esiyor milli mücadeleciler diye o hareketi kuranda Türkiye de Albaylar Doğu PERİNÇEK’ e göre de CIA aslına bakarsanız NATO kurmuştur yani Nato’ nun bu GLADIO örgütlenmesi dedikleridir Türkiye’de de bu Milli Mücadeleciler var o zaman ve onlar çok güçlülermiş solun okumuş insanları gibi bunlarda sağın kırdı kurdusu filan değil okumuş fikirli ideoloji Türk Talebe Birlikleri var ya bunlar Ali Şevki MAVİRAT, Korkut ÖZAL’ ın mesela ERBAKAN da ayrılması falan ÖZAL ailesi falan bu mu milli mücadelecidir bunlar Amerika’ ya yakın eğitilmiş düzgün Amerika’da kurs görmüş gelmiş insanlardır Milli Mücadeleciler Fetullah Hoca pardon Veli KÜÇÜK aslında Milli Mücadelecilerle hareket etmiş zamanında da beraber ama bizim haberimiz yok tabi ki bunu ben daha sonrada Veli KÜÇÜK beni tırnak içinde anlatıyorum bunu Veli KÜÇÜK beni Susurluk’ tan altı ay sonra Fikri SAĞLAR açıklamalar yapıyordu Hüseyin GÜLERCE Zaman Gazetesi’ nin genel müdürüydü Samanyolu Tv’ nin yorumcusuydu ben Samanyolu’ ndan da onu tanırım yorumcu değil kendi televizyonun yapılanması için uğraşıyorlardı ona gönderdi Zaman gazetesine Yenibosna’ ya gittim dedim ki Veli Paşam der ki Zaman Gazetesinde hakkımda böyle şeyler çıkıyor bugüne kadar Hüseyin GÜLERCE ‘ ye selam söyle oda yukarılara iletsin şey yapalım ittifak müttefik hareketlerimiz olsun aslında cemaatteki insanlar beni tanırlar ayrıca Hüseyin GÜLERCE’ nin de din….. Birlik Komitesinde Karamürsel’ de hareket ederken Karamürsel’ de bir albay adında bahsetti ama ben çok eski hatırlamıyorum yani albaydan bahsetti bu albayında kendisini tanıdığını ortak dostu onu kendisini yani o Albayada sorabilir dedi Hüseyin GÜLERCE albayı albayı hatırladığını çok görüştüğünü falan söyledi Birlik Komitesinden çok iyi dedik benim yanımdayken toplantıya gireceklermiş zaten gazetenin birinci sayfalarını yapan adamları çağırtıp geldiler dedi ki toplantıya şimdi gireceğiz şimdi size söylüyorum Susurluk yaygaraları varsa Aksiyon Dergisine , Zaman’ da da bundan sonra yayımlarımızda Veli KÜÇÜK e karşı bir şey istemiyoruz yukardan böyle emir geldi dedi bunun üzerine hay hay dediler onun yanı sıra Fetullah Hoca nın Zaman Gazetesinde Hüseyin GÜLERCE nin tam odasının karşısında bir emekli Tümgeneral var Zaman Gazetesi danışmanıydı çok iyi hatırlıyorum, sakalsız bıyıksız, çok şey felan uzun boylu Teoman KOMAN Paşa’ nın minyon tipini düşünelim bir adamdı çok iyi hatırlıyorum ismini hatırlamıyorum Zaman gazetesinin danışmanıydı bana dedi ki emekli Tümgeneral dedi Tüm’ dü hatırlıyorum Tuğ değildi danışmanımız buda bizim dedi biliyor musun dedi bizim cemaat felan Veli Paşa’ da bunu tanır dedi adamlar sadece hoş geldiniz dedi hoş bulduk dedik o kadar toplantıda söyleyeceğim Tuncay dedi bundan sonra çıkmayacaktır dedi bunu tırnak içinde söyleyeyim o günden bu güne kadar Zaman’ da ve Aksiyon’ da Veli KÜÇÜK aleyhine Susurluk yazıldı ama Veli KÜÇÜK ismi es geçildi
S. : Yani bu Veli KÜÇÜK ün Fetullah Hoca cemaatinde olduğunu gösteriyor zaten
T.G. : Veli KÜÇÜK ten Fetullah Hoca Cemaati her zaman temkinlidir
S. :Peki Fetullah Hoca da mı eskide şeymiş Fetullah GÜLEN de mi Milli Mücadele Birlik Komitesinde
T.G. : Fetullah Hoca bunlarla Komünizmle mücadele derneğinde Fetullah Hoca gönüllü Erzurum da kuranlardan
S. : Milli Mücadele
T.G. : Milili Mücüdele kuruyor Fetullah Hoca da onun içinde hareket edenlerden
S. : Komünizmle Mücadele
T.G. : Komünizmle Mücadele derneğiydi o zaman
S. : Evet o kaldığın yere dönelim o şeyden sonra
T.G. : Veli KÜÇÜK le tanışma dönemim Askerliğimi tecil ettirdi uzunca anlattım Çorum Alay Komutanı ile konuştu askerliğimi ikinci bir emre kadar hiçbir sıkıntı yaşamadan bana tecil ettirdi bundan sonra adamında mühim bir adam olduğunu öğrendiğimden dolayı da daha da çok şey yapmaya başladım gelip gitmeye başladım telefon açardım konuşurdum ondan sonra Paşam bizim gazetede şu çıkıyor siz bunla ne diyorsunuz şu haber şöyle, ne diyorsunuz televizyonda şu şöyle var böyle konuşurduk kendisiyle oda bana askeri dergiler falan verirdi iyice şey oldu samimi olmaya başladık ben kendisine Samanyolu Televizyonunda problemler yaşamaya başladım ama benim fevri çıkışımdan dolayı deliydi evet cemaate göre ben sivriydim fakat Mehmet DEMİRCAN bir gece televizyonun en üst katında toplantı yapıyorlardı kendi içi ……… İlhan İŞBİLEN’ de toplantıyı bastı Mehmet DEMİRCAN darbeyi yapamamıştı tasfiye olmuştu onu genel müdürlükten aldılar Naci TOSUN’ u getirdiler bu arada bende onun çok en iyi adamlarındanım ya sabah akşam odasındayız fikirle teori ile yönetiyoruz oda genç fevri çıkışları olan bir insandı ve sonuçta biz şey yaptık ben susmak zorunda kaldım çünkü adım ajan oldu MİT’ ci oldu JİTEM’ ci dediler askerlerin adamı dediler filan ben Mehmet DEMİRCAN beye dedim ki ben çıkacağım birazda birikmiş param vardı zaten ondan sonra ben dedim çıkacağım ayrılacağım benim için işte dedi ki başka bir şeyler yapalım dedi yaparız dedim burada olmaz dedim bak yoksa bizi kendileri atacaklardı zaten Mehmet DEMİRCAN nın dışarıda yada cemaat içinde getirdiği bütün insanları Fetullah Hoca tasfiye etti zaten televizyonda o dönem çalışmış olduğum herkesi tasfiye etti kimse yok Kemal GÜLEN ve Haluk GÖRGÜN hariç onlarda bacanaklar zaten Fetullah Hoca ile tabi ki böyle olunca ben ayrıldım ayrılınca iki veya üç ay kıssa dönemde üç ay sürmedi şey yapmıyorum işsiz kaldım ha pardon işsiz kalmadan önce biz Gazeteciler Yazarlar Vakfını kurduk unutuyordum Gazeteciler Yazarlar Vakfının ilk programını Dedaman da yaptık ben Cem KARACA ile çok haşır neşir olmuştum Burhan ÇAÇAN la çok haşır neşir olmuştum bunlarda zaten fotoğraflarımda vardı arkadaşlar arşivde bakmışlarsa bulmuşlardır bunlarla haşır neşir oldum daha farklı Müslüm GÜRSES falan vardı böyle elit sanatçıları oraya çağırdım hepsini neydi Nazlı ILICAK ı çağırdım hep böyle şovdu gayemiz çıkış gazeteler şey yapmalıydı Fetullah Hoca kendini artık şey yapıyordu …….. oldu yani ondan sonra burayı arayı unutuyordum hatırlatmak istedim ondan sonra şey yaptık ayrıldım Samanyolu Televizyonunda Samanyolu Televizyonundan ayrılınca iki ay üç ay uzun sürmedi belki iki aydan uzun bir müddet işsizlik dönemim Veli Paşayı bu ara hafta sonu olmasa bile on üç günde bir on günü geçirmemek kaydı ile sıkı gidiyordum dedim ki paşam ben dedim o zaman bu arada da Ali İhsan USKOL’ la tanıştırdı orda. Ali İhsan USKOL…….orda fakat Veli Paşa’ nın da O DÖNEM KENDI KARARGAHININ BIR ÜST KATINDA MESCİT VARDI bu çok önemli bir şey siz albaysınız alay komutanısınız jandarma alay komutanısınız üst katında da mescit vardı Türk İslam Sentezini oturtmak çok şeydi yani savunuyordu böyle Fetullah Hoca nın şeyiydi ama Fetullah Hoca belirgin etmiyordu Mehmet DEMİRCAN beyler falan şeydi selamlar getirirdi şey yapardı yani ayrıldım he gittim komutana o gün çok iyi hatırlıyorum Ali İhsan USKOL da vardı
S. : Kim bu Ali İhsan USKOL
T.G. : Bu Adapazarı’ nda Veli Paşa’ nın Sedat BEY tanır Sedat PEKER de ona para verirdi ….. yanında Çiçekçi İsmet demiştim neydi İhsan altmış beş bin dolar para verdi batıyordu Bilecik’ teki dükkanı da batıyordu ne zaman verdi Veli Paşa Çanakkale den Bilecik’ Tugayını yeni taşımıştı ……çok yüklüydü o zaman İzmit’te tanıştım Ali İhsan bunlar M H P Ülkü Ocakları Meral AKŞENER in erkek kardeşi Nihat filan ben NİHAT’ la orda tanıştım bir daha hiç görmedim bir kere orda gördüm Meral AKŞENER MHP den DYP Kadın kollarına mı geçecekti o da böyle bir şey oda MHP deydi tarih öğretmeniydi hatırlıyorum Meral AKŞENER de ondan sonra bu MHP lileri Ülkücü leri oralarda örgütlüyordu orda fabrika falan vardı sohbetleri falan biliyordum yani fabrikalar falan vardı insanlar yürüyüş yapıyordu onların üzerlerine gidiyordu legal ama İllegal fakat ben o zaman şekil entrika dümenleri çözemiyordum yani beyin olarak ta daha yeni kitapları yeni yeni okuyor yeni yeni şey yapıyordum siyasal şeylere kayıyordum eee orda şeyde bana kaseti ayarlayacaktı USKOL’ la orda oturuyorlardı ben bunda şöyle Veli Paşa’ nın masasında paşam dedim pardon albaydı komutanım benim dedim biliyorsun Samanyolu’ nda Mehmet DEMİRCAN bey şey yapamadı dedim başaramadılar evet dedi onlar darbe yapacaklardı başaramadı iyi ki de onu net bir şekilde destekliyormuş şeklinde görünmemişiz dedi yoksa bizde şey olacaktık dedi İlhan İŞBİLEN her zaman akıllı adamdır dedi dikkat et onunla da iyi geçin temkinli olalım dedi, ama efendim İlhan İŞBİLEN beni dedim şey yapmaz, şimdi uzak dur sonra belki arayı buluruz dedi sonra belki İlhan İŞBİLEN’ nin yanına koyabilirim dedi böyle sohbetler ettik çok iyi hatırlıyorum bunun üzerine bana dedi ki efendim ben ne yapayım sen bende cevap bekle dedi yine bu hafta içi aha dedi ben dedi bir yerleri arıyorum sana buluyorum dedi bunun üzerine sohbette dedi ki aha tamam buldum dedi Ali İhsan’ la konuşurken yarı kesti tamam Tuncay buldum dedi kızı Ersel olduğunu hiç unutmuyorum sekreteri Ersel’ di kızım bana Tercüman gazetesinde Sedat ÇOLAK , Sedat ÇOLAK’ larla irtibat kurdu ben Sedat ÇOLAK’ lada ben tanıştım Sedat ÇOLAK ın abisiyle de ben tanıştım
S. : Bizim Adapazarlı Sedat ÇOLAK
T.G. : Hayır bu Sedat ÇOLAK Deniz Stüdyo Tercümanın sahibi Adapazar’ lı mı ben bilmiyorum
S. : ……. arazilerinin sahibi Ümraniye tarafında
T.G. : Hatırladınız değil mi siz yüzen gemisi vardı onun kumarhaneler gemisi Tercümanında sahibiydi Mehmet Ali ILICAK a o binayı o sattı son sahibi Tercümanın o dur. Sedat ÇOLAK Nazif OKUMUŞ ta onun genel yayın yönetmeniydi. Ali ÖNCÜ de onun yazı işleri müdürüydü genç bir çocuktu o ada onun şeyiydi ben Nazif OKUMUŞ lada konuştum Sedat ÇOLAK Nazif OKUMUŞ’ u çağırdı odasına bak dedi tanıyor musun bizim Veli Albay gönderdi falan şey yaptılar Nazif OKUMUŞ la tanıştık aşağıya indik çay falan ısmarladı dedi burada dedi çalışıyorum dedi ama ben binanın içinden bile anladım Tercüman zaten tiraj olarak ta çok kötü bir dönemdi parlak bir dönem değildi ve o insanların maaş alabildiklerine de inanmıyordum marjinal bir duruma gelmiştik geri döndüm belki beş gün sonra bilmiyorum Veli Paşa’ ya komutanım dedim ben gittim anladım orası dedim çok şey değil dedim burada bu adamın yürüyen kumarhanesi bile varmış orda anlatıyorlar tabi ki ben dedim daha düzgün başka bir yer olsa HBB Televizyonu da popülerdi o zaman işte HBB de Selahattin SADIKOĞLU daire başkanı bir adam öldü programlar yapıyor ölen bir adamdı böyle çok popüler bir televizyondu ilk zaman şey yaptığında dedi ki tamam bizim orda şey var Bülent ÖZTÜRKMEN, MİT ten dedi biraz onun kafası sakattır ama dedi Bülent ÖZTÜRKMEN ve birde Behiç KILIÇ var dedi sen onlara gidersin dedi ha dedi Behiç KILIÇ oradan ayrılacak Selahattin SADIKOĞLU nun orya getireceğiz dedi Behiç KILIÇ dedi Akşam Gazetesine geçecek dedi Akşam Gazetesinde Mehmet Ali ILICAK daha yeni çıkartılmış burç takımı makyaj takımı falan veriyor ama HBB nin iyi dönemiydi Ayşe ÖNEL – Mehmet METİNER böyle kırk solcusu şey böyle ….. Bahtiyar ZENGİN Fazilet Partisi Genel başkan yardımcısı bu tayfalar yazıyorlardı sayfaları çıkartıyorlardı. Rıza ZELYUT alevilerden mesela Anadolu Alevisi diye onu tuttular şeye karşı İzzettin DOĞAN a karşı RIZA’ yı tuttular böyle olunca ben HBB ye geldim HBB de şeyle görüştüm Bülent ÖZTÜRKMEN le görüşmüş Bülent ÖZTÜRKMEN benle görüşmedi zaten bu adamla görüşmeniz imkansız bir şey böyle bir adam HBB de hem Selahattin SADIKOĞLU ile tanıştım hem de Behiç KILIÇ la tanıştım Behiç KILIÇ la oturduk dedi ki Veli abi bahsetmiştir Akşam Gazetesine böyle bir operasyonumuz var dedi orda güzel bir gazete yapacağız inancındayız dedi ben dedi Mehmet Ali ile görüştüm zaten dedi benim görüştüğüm onla Pazartesi falandı şeyle Behiç KILIÇ la Çarşamba falandı Çarşamba günü akşamda Setap İş merkezi Feriköy ün adresini verdi bana akşam gazetesinin oraya gittim dedi başladık dedi sen dedi hafta sonu başla dedi bende hafta sonu Akşam Gazetesinde kaç para parayı hatırlamıyorum ama iyi bir paraydı başladım biz bir ay Gazeteye geldiğimiz fark edilmedi oturduk hep gizli toplantılar yapardık falan kimleri çıkartacağız kimleri tasfiye edeceğiz kimler birinci sayfayı yapacak bunları kurardık fakat bunları Veli Komutan kendi kurardı zaten tırnak içinde bir şey söylemek istiyorum Veli KÜÇÜK ten anlamanız için ben Veli KÜÇÜK ü son iki yılda çözdüm bu söyleyeceğim çok önemli Veli KÜÇÜK ü anlamanız için bana verdiği bir kitap var ALAMUT KALESİ bir diğer kitap var DAĞLARIN ŞEYHİ HASAN SABBAH iki yıldır çözüyorum ama bu kitapları okuyunca ben işi tamamen çözdüm bugün Müdür Beyle de bu sohbetimizde söylediğimde o da bana aynı kanaatte olduğunu söyledi yani örgütlenmeyi anlatıyorum bakın Hasan SABBAH ın kitabını okudunuz mu okumadınız mı bilmiyorum ama okuduğunuzda HIZBULLAH’ ı da şimdi bugünkü HIZBULLAH’ ın da Teoman KOMAN Paşa’ yla Veli KÜÇÜK’ lerin kurduğunu anlayacaksınız, bugünkü sohbetimizden sık sık unutmamak için tırnak içerisinde ben söyledim Akşam Gazetesinde biz toplantılar yapıyoruz bunları tasfiye hareketi için Ayşe ÖNAL ı hepsini çıkartmak için Mehmet Ali ILICAK tamamen Veli Albayın kucağındaydı yani tamamen bu böyle olunca bunların hepsini cart curt bir patırdı kütürdü koptu tabi ki Veli Komutan Behiç KILIÇ daha doğrusu bütün hep kendi adamlarını hepimiz oralara yerleştik kurultay gazetesinde şimdi ………. yanında Ortadoğu’ daydı Aslan BULUT’ u getirdik Alev ÇUKURKAVAKLI’ nın babası İşçi Partisi Komünist Partisi vardı Behice BORAN ların onların Gazetesinin sahibiydi beni …….. tanıştıran o dur. Alev KÜÇÜKKAVAKLI Özgür Ülke’ ninde ilk Özgür Gazetesinin Yaşar KAYA nın sahibi olduğu gazetenin sayfalarını yapanda o dur bir gün Apo telefon açıyor böyle Akşam Gazetesine gelince bize anlatmıştı dedi Apo telefon açıyor diyor koçum bu birinci sayfadaki benim resmimi beğenmedim kimmiş bakayım böyle bir üslupla söylüyor sen kimsin kardeşim diyor demiş ben Ali FIRAT diyor yazımı niye öyle koyuyorsun diyor Ali FIRAT kim yav diyor ben yazı işleri Müdürü Alev ÇUKURKAVAKLI diyor ben Abdullah ÖCALAN diyor bu telefonu kapatıyor o gün istifa ediyor gidiyor …… bu ama babası çok şey bir adam Komünistler ve Ülkücüler tarafından sayılan bir adam Alev ÇUKURKAVAKLI da bizim Akşam Gazetesinin birinci sayfalarını yapıyor çok güzel sayfa yapıyor gazeteciler iyi bilir bu konuyu böyle bir ekip kurduk biz orda ben tabi yabancı ajansların gazetelerin bilgilerini toparlıyoruz değiştiriyoruz takıldığımız noktalarda hani diyor ya Irak’ ta operasyon yaptı Türk ordusu falan Veli Komutana bunları soruyoruz telefonla İzmit i arıyoruz bundan sonra bunları Aslan BULUT a devşiriyoruz Aslan BULUT un dili çok güzel devletçi bir dille yazıyor bu devşiriyor ve yayınlamaya başlıyoruz gazetede fakat çok popüler mesela benim gazete küpürlerini arkadaşlar aldılar mı bilmiyorum hakikaten çok ses getiren mesela Amerika Büyükelçisi Marc GROSSMAN gelmişti akşam gazetesine ve benim için dedi ki bu Mehmet Ali ILICAK a tercüman tercüme ediyordu bu kadını hatırlıyorum basın danışmanıydı tercüme ediyordu dedi ki yo hayır bu çocuk yapamaz bu haberleri dedi ben o zaman saçları jöleli benim en efendi zamanım yani MİT tekilerle falan tanıştığımda benim en soytarı şeyimdi böyle çok ciddi giyinmezdim bir akşam gazetesinde falan normal gömlekli falan saçlarım jöleli o bir Amerikan rüzgarı esiyor ya Fetullah Hoca dan ayrıldım bende artık globalleşiyorum dünya ya ayak uyduruyorum adam büyükelçinin tercümanı böyle söyledi bu çocuk yazmıyor Büyük elçiden tercüme etti bu çocuk yazmıyor inanmıyoruz bunun haberlerine siz dedi gerçeğini söyleyin Mehmet Ali ILICAK oturuyor Aslan BULUT oturuyor Behiç KILIÇ oturuyor orda neden Marc GROSSMAN kendisi büyükelçiydi biz sorgu tutanağını yayınlamıştık bu gazetelerden birinde de evimdeki arşivimde de var mutlaka
S. : Neyin tutanağı
T.G. : Marc GROSSMAN ın sorgu tutanağı arkadaşlar hatırlatırsa çok net anlatabilirim güzel bir sorgu tutanağıydı Ankara Amerikan Büyükelçisiydi bunun üzerine fakat günlük gazeteler bizi atlatmaya başladı Hürriyet Sabah Milliyet gibi benimde artık kafam çalışıyordu siyasal yapı olarak yani Türkiye de PKK , Derin Devlet, MİT işte şu bu falan bu örgütlenmelere kafam çalışıyordu artık bakıyordum bizi gazeteler Aslan BULUT, Behiç KILIÇ artık dediler habercilikte bizi atlatıyorlar dediler şey olarak bunun üzerine Veli Komutanla sen konuş dediler ben Veli Komutanla konuştum dedim komutanım böyle böyle bizi atlatıyorlar şey olarak Veli Komutanda o ara şeye geldi Taksime geldi şey Feriköy de Akşam Gazetesine geldi gelmeden önce biz onunla beraber Fransız Konsolosluğunun tam karşısında iskender kebapçı var Bursa Kebapçısı orda kebap yedik Ford Taunus bir arabası vardı İzmit Alay Komutanındayken o araba kendinindi o arabayla ……. iş merkezine geldik odamda kahve falan iştik toplantı yaptık o zaman dedi ki Doğu PERİNÇEK lerle ilişki kuralım Adnan AKFIRAT – Ferit İLSEVER le falan bu arkadaşlara kaynaklar çok akıyor bunlardan yönlendirirsek daha iyi olur çünkü onlar dedi basıncı her işi dedi ehline yaptırmak lazım Aslan arkadaşımızda bunları …… eder zaten dedi böyle ben Doğu PERİNÇEK ‘ lerle irtibat kurdum
S. : Nasıl irtibat kurdun
T.G. : Ferit İLSEVER le ilk önce hiçbir şey söylemedik şey olarak Ferit İLSEVER i değil Adnan AKFIRAT ı aradım ilk önce Adnan AKFIRAT tan İkibine Dergisinin eski sayılarını alıyordum işte bu haberler nasıl olur ben Akşam Gazetesinde çalışıyorum falan diye ama Ferit İLSEVER bizi çözmüştü tanıyordu zaten tanımamazlıktan geliyordu beni daha sonra ben Veli Albayı anlattım onlara söyledim onlarda biz zaten tanıyoruz dedi Ferit İLSEVER Yüzbaşılığındayken Veli KÜÇÜK ü Yüzbaşı MİT subayı diye ilk keşfeden Ferit İLSEVER’ miş Doğu PERİNÇEK yasaklıyken Sosyalist Parti Güneydoğu’ da şey yapıyordu propaganda yapıyor ya bu propagandaları devlet falan yaptırmazdı niye biliyor musunuz Sosyalist Parti varken Ferit İLSEVER başkanıyken Abdullah ÖCALAN ve Doğu PERİNÇEK ittifak yapmışlardı hatırlayacaksınız o dönem Sosyalist Parti Güneydoğu’ da çok rahat propaganda yapıyordu Ferit İLSEVER her yerde konuşuyordu nereden arşivlerimden de hatırlıyorum düşündükçe de ilişkileri hatırlıyorum bunun üzerine kendini Yüzbaşılığından tanıdığını ve Bombacı Tuncay HEREKE mi böyle birisi varmış o zamanları bir yeri bombalamış bir il binasını bombalamış devletin özel idare binası mı yalan söylemeyeyim böyle bir şey ilk oradan bunu haber yaparak başlamış birde bunun çocuğunun Samandağ’ da Hatay da mafya öldürdüğünde yerini karıştırabilirim ama Samandağ’ ı hatırlıyorum oradan da ikinci bir çıkış olarak Veli KÜÇÜK ismini yani oradan tanıdıklarını kendileri söylediler biz tanıyoruz dediler haberlerin o küpürlerini de gösterdiler Adnan AKFIRAT bize yabancı bir dergi var CIA karşıtları çıkartıyor CIA de çalışmışlar bunlar Amerika da ama bunlar CIA ye karşılar Adnan Boğaziçi mezunu lisesini ve Ortaokulunu Amerika da bir ailenin yanında kalmış buradan devlet bursuyla gitmiş oraya zaten Nizip li Gaziantep bunun dayıları da Okan lar Mehmet OKAN lar varya meşhur OKAN Holding onlar dayılarıdır öz dayısı Doğu PERİNÇEK in bütün international ilişkilerini yayıncılık falan bunları araştıran inceleyen Adnan AKFIRAT tır Adnan AKFIRAT bize yazıları falan hazırlıyordu printer çıkışlarını alıyordu bu printer çıkışlarını Aslan BULUT la oturur biz belgelerde veriyordu tabi ki bazı şeylerde ha onlar için şu önemli değildi bakın benim için ve Akşam Gazetesinde ve gazeteci çocuklar için şu önemli haber atlatmak benim o yaştayım haberlerim çıkıyor o çok büyük bir duygu ama onlar için öyle değil niye onlar için dava önemli, birisini vurmak sonra onlar devam ederler bu vuruşla, çünkü niye Aydınlık, küçük bir yelpazeydi ya birisi yolu açar Aydınlık onun peşinden yürürdü aynı Kemalist oldukları gibi Kemalizm Sosyalizme giden yolu açandır gözüyle baktıkları gibi böyle olunca Adnan AKFIRAT hep böyle bize malzemeler getiriyordu mesela çok iyi hatırlıyorum gazete küpürlerimin içinde de vardır ve manşette CIA Güneydoğuda nüfus planlaması yapıyor diye ……. FULLER in hazırlamış olduğu şeyleri verdi rapor çok iyi hatırlıyorum ve KOÇ lara vermişti bu raporu şeyler Amerikalılar onu haber yapmıştım CIA Güneydoğuda diye onların verdiği Marc GROSSMAN sorgu tutanağı yine çok güzel bir haberdi bir haberim vardı iki yüzlü Amerika diye başkan Clinton un danışmanı Davit EKOLN eski Moritanya Büyükelçisiydi yahudi Abdullah ÖCALAN la başkan Clinton arasında mektup getiren adamdı o adamın tutmuş olduğu fikrist raporu vardı Amerika da başkan Clinton a verdiği raporun orijinal fotokopisini verdi diyeceksiniz ki bana bu raporları kendileri düzmüş olamazlar mı buna cevap vereceğim tırnak içerisinde Akşam Gazetesinde Amerika hakkında yayınlamış olduğum bütün Marc GROSSMAN’ ında şimdi söyleyeceğim hiçbir haberimde tekzip yemedim hiçbir açıklama benim hakkımda veya gazetemden dolayı dava açılmadı bu Davit EKOLUN Başkan Clinton un danışmanının şeylerini raporlarını verdiler onları yayınladım iki yüzlü Amerika diye çok güzel bir haberdi bundan sonra da Marc GROSSMAN ın sorgu tutanağı ve Marc GROSSMAN Gazeteye geldi Anakara nın büyük elçisi tabi sizin sorgular gibi değil onların sorguları onlara göre Marc GROSSMAN Türkiye ye büyükelçi olarak atanacak Büyükelçi atanacağı zaman onlarda senatörler ve hangi ülkeye gidecekse oranın senatörü o elçiyi çağırır o ülke hakkında ne biliyorsa ona mazbatasını vermeden önce sorgulardı bunu sorgulayan adamın adı Senatör MİDEN Senatör Miden çok demokratik bir adam olarak geçinen bir adam o tarihlerde de bunu karşısına çağırıyor birebir konuşma metnini yayınladım Akşam da orjinalini ve orda diyor ki çok ilginç diyor ki sayın Marc GROSSMAN Büyükelçi adayımız Türkiye’ nin komşularıyla sorunlarına gir diyor Amerika nasıl davranmalıdır çok net şeyleri yayınlamıştım tutanağı o da diyor ki sayın diyor Senatörüm diyor Türkiye nin değil diyor Yunanistan ın şansı her zaman daha yüksektir Amerikan çıkarlarında şans mı önemli hak mı önemli diyor dikkat edin sayın Marc GROSSMAN Amerika çıkarları için …… önemlidir diyor ve odasından kovuyor uzun bir sorgu tutanağı haberi adam geldi kızdı dedi ki görüşmek istiyorum bunla kimmiş bu dedi beni çağırdılar böyle oturuyorlar bende şöyle bir kenara koltuklara sıkıştım adam tercüme etti hemen hayır dedi bu çocuk değil siz dedi paravan olarak kullanıyorsunuz ben buna inanmıyorum dedi bende dedim ki siz bana hakaret ediyorsunuz benim haberim için çağırmışsınız ben izninizle çıkayım dedim ondan sonra kalktık Aslan BULUT – Behiç KILIÇ falan konuştuk fakat bütün kaynakları biz aydınlıktan alıyorduk o zaman bunların hepsini yayınlamadan önce Veli KÜÇÜK e gönderiyordum hepsini birde Bosna Hersek hatırlayacaksınız onu da Refah Partililerden almıştım çok iyi hatırlıyorum Bosna Hersek te İngiltereliler Sırplara yardım ediyordu Sırp Komutanıyla da bir tane bir İngiliz komutanın kadeh tokuşturan haberim vardı o haberimi Cenk KORAY falan yazdı Kanal 7 de onun için beni Ahmet soyadını bilmiyorum o adam beni programına çağırdı ya dedi nereden çıkarttın bunu falan bir çok Gazeteci köşe yazarı da bunu yazdı çok ilginçtir onun orijinal İngiliz belgesini İngiliz gazete küpüründe de var Ekrem KIZILTAŞ bana verdi Ekrem KIZILTAŞ Milli Gazetesinin genel yayın yönetmeniydi o zaman ona da kim vermişti bir milletvekili adı söyledi haberleri biz böyle böylece kamuoyunda bir taraftan da örgütlenmeler oluyordu yani böylece Veli Paşa şeyde örgütleniyordu basında Veli Paşa için Akşam Gazetesi hiç önemli değildi basında örgütleniyordu ve bütün kaynaklar haberler Cumhuriyet’ te darbe yapmasında ana temada bu zaten bakın Cumhuriyet te darbe yaptığını düşünün Akşam Gazetesi gibi bir tane gazetesi olsun Veli Paşa istediğini yaptırabilir bir devlet görevlisi hakkında üç ay yayın yaptırdın mı mesele bitiyor Türkiye de zaten
S. : Yani Akşam daki bütün haberler Veli Paşadan geçiyordu
T.G. : Tabi ilk önce ben ona gönderiyorum zaten fakat hemen cevap verir yayınlayın der efendim görmek istemiyorsa fax var o zaman biliyorsunuz orda özel bir fax sı vardı İzmit te onu bazen açtırıyordu bazen Genel Kurmay a düşebilir bir yerlere diye açtırmıyordu sen oku bakayım oradan derdi biz oradan söylüyorduk haberi fazla bir şey söylemiyorduk zaten çok önemli olmayan her haberi de söylemiyorduk yayınlanır giderdi bunları telefon açardık hemen yayınlardık
S. : Doğu PERİNÇEK le nasıl görüşüyordunuz
T.G. : Ben mi
S : Veya Veli KÜÇÜK kimse
T.G. : Doğu PERİNÇEK le Veli KÜÇÜK görüşmüyordu yüz yüzede görüş müyorlardı zaten görüşmesinde gerek yok zaten Adnan AKFIRAT Ferit İLSEVER Ankara da Hasan YALÇIN Paris te Özcan ……. bunlar Akşam gazetesinin mutemet elemanları gibiydi zaten hiçkimseyle görüşmesine gerek yoktu Veli KÜÇÜK ün başa baş olarak
S : Bunlar Doğu PERİNÇEK in adamlarıydı değil mi
T.G. : Tabi Doğu PERİNÇEK in hala adamları Hasan YALÇIN İşçi Partisi Genel başkan yardımcısı Ferit İLSEVEN Aydınlığın Genel yayın yönetmeniydi şimdi Ulusal TV nin kendi televizyonlarının genel yayın yönetmeni işte Doğu PERİNÇEK partide Adnan AKFIRAT yine araştırma adı altında partinin en …. disiplin kurulu üyesi aynı şekilde iyi bir örgütler bu şekilde örgütlenmede bunlar bu ÖZCAN …… Paris muhaberedir ve çok tehlikeli bir muhabirdir bakın Doğu PERİNÇEK Gülay GÖKTÜRK gibi ve Nuri ÇOLAKOĞLU gibi Faik BULUT gibi Cengiz ÇANDAR gibi efendim çok büyük gazetecileri yetiştirmiştir, bu ülkede yani ocak olarak halada ben o ocağın bu basını yönlendireceğine inanıyorum niye Tuncay ÖZKAN dı hepsi Doğu PERİNÇEK in şeyiydi Doğu PERİNÇEK halen telefon açar şöyle olsun Tuncay şöyle der tabi önce telefonlaşırlar Adnan hepsini yönlendirir yani Enis BERBEROĞLU ydu ve dikkat ediyorum Veli KÜÇÜK e yakın olan bütün adamlar onunda dostlarıydı sadece Mehmet EYMÜR le sürtüşmüş niye Mehmet EYMÜR onlara işkence yapmış bunlara zamanında Veli KÜÇÜK’de der ki ben bundan dolayı Onursal …..bir şeydir ben hiçbir örgüt liderine işkence yapmadım onun için Mehmet ile Doğu arasına girmedim der Veli Paşa bana bir kaç kere dedim ki Paşam Mehmet EYMÜR le görüşüyorsunuz niye Doğuyla bunları barıştırmıyorsunuz Tuncay dedi o Mehmet suçlu burada Ziverbey Köşkünde bunlara onursal kırıcı işkence yaptı yapmamalıydı bunu öyle yada böyle bunlar örgütlerin liderleriydi dedi ben örgüt liderlerine böyle yapılmasına karşıyım dedi o zaman çok iyi hatırlıyorum onun için girmedim Mehmet EYMÜR yardım istedi dedi Veli Paşa dedi bunlar bana saldırmasınlar söyle falan diye şey yaptığını çok iyi biliyorum bana dedi Mehmet beni aradı filan fistan dedi bu konuşmamız burada kalsın dedi Doğu’ ya falanda söyleme biz hiç duymayalım dedi saldırıyorlarsa da Mehmet EYMÜR konusuna ilgilenmiyoruz diyelim yoksa dedi Doğu PERİNÇEK çok uyanık adamdır dedi düşman oluruz dedi onu söyledi bütün haberlerimiz biz böyle sağlıyorduk Akşam Gazetesinde bu arada tabi benim Veli KÜÇÜK le gelip gitmelerim başladı bu arada daha öncede anlatmıştım arkadaşlar yok diye şey yapıyorum şey vardı Kuzey Irak a okul açtık biz biliyorsunuz Eşref HATİPOĞLU ile gitmiştik onu tekrar anlatayım mı Samanyolu televizyonunu
S. : Çok kısa
T.G. : Çok kısaca bunlar daha çok böyle küçük yerlere üçüncü dünya ülkelerinde etki olmak için şeyler gibi …….. sistem gibi okullar açıyorlardı bu okullardan biriside Kuzey Irak olacaktı Kuzey Irak a Muttalip GÜLŞEN kameraman çocukla beraber Diyarbakır Alay Komutanı Eşref HATİPOĞLU karşıladı Helikopterle bizi Silopi Tugayına gönderdi Silopi’ de indikten sonra Binbaşı Tamer diye birisi vardı o bize yemek yedirdi ondan sonra Botaş’ a getirdi Botaş Silopi Haç Konaklamaya çok yakındı Yüzbaşı Ali diye Ali YILDIZ olacak yüzbaşı JİTEM in kurucularından o zamanlarda onunla görüştürdü ondan sonra haç konaklamada kaldık haç konaklamadan Hilal Ahmer Türk Kızılay ının orda Hilal Ahmer derler siyah arabalarıyla …….. vuruldu iyi hatırlıyorum ilk gidişimizdi çünkü gümrükte Cemal bilmem kim biri vardı Ali Balkan METE ler de oradan yeni ayrılmışlardı Ankara ya gelmişlerdi herhalde Veli Paşa Karadeniz’ deyken Ali Balkan METE Karadenizli zaten Gümrük Müdürüydü şimdi İstanbul da olacak bilmiyorum ayrıldı mı bu arada oraya gittik Mesut BARZANİ yle görüşecektik Neciban BARZANİ yle görüştük dedi ki …….. Erbil’ dir, Erbil Celal TALABANİ dedir bunun üzerine biz gittik Erbilde Hilal Ahmer Türk Kızılayının subayların kaldığı evde kaldık tabi hepsi peşmerge mi subay mı bilmiyorum ama komutanım diyordu herkes o evde kaldık onlar dedi ki evimiz güvenli değil böyle bir resim vardı ….. diye birisi öldürülmüştü o dönemde orda ondan dolayı bizi o eve de koymadılar Dayı Enver diye Enver Matbaacılık Erbil de onların evine götürdüler güzel bir villa o evde subaylarda gelip giderlermiş ben her Kuzey Irak a gittiğimde en son Ümit BAVBEK le gittiğimde de o Dayı Enver e gider gelirim zaten dün unutmuştum o Dayı Enver in oğlunu da ben Veli Paşanın izniyle de Türkiye ye getirmiştim Türkiye de o çocuk bir sene okudu adı Amer ERBİL di resmi giriş yaptı Diyarbakır uçağıyla da İstanbul a geldik İstanbul da matbaacılık bölümü okulda Emniyetin karşısında yurt olacak buralarda olacak bir yılda Tömer den ders aldı Ankara da 150 dolar burslu 100 dolarda bizim Akşam Gazetesinden alıyordu iki sene kaldı bir sene okula gitti bir sene de Tömer e gitti iki yüz elli dolar bursla burada kaldı şimdi o çocuk Almanya da vatandaş oldu herhalde gitti onu unutmuştum hatırladım Dayı Enver in evinde kalıyorduk Dayı Enver in evi orda örgütlenme bürosu olarak kullanıyor. Biz geldiğimizde …… zaten Kızılay’ın arabalarıyla eşyaları getirttiriliyordu orda bizim açtığımız yolla orda okul binası ve görüşmeler başlayacaktı
S. : Ne okulu bu
T.G. : Özel Erbil Işık Koleji aynı Fetullah Gülen in kolejleri gibi bir kolej oranın çocuklarını yetiştirecekler
S. : Hangi dönemde
T.G. : 1992 1993 yani Samanyolu Televizyonundaydım ben o zamanlar
S. : Peki bu iş …… kim sağladı buradan ta Diyarbakır a kadar
T.G. : Ben sağladım
S. : Size kim sağladı
T.G. : Veli Paşa sağladı Veli Paşa Diyarbakır Alay Komutanı Eşref HATİPOĞLU ‘ nu aradı Eşref HATİPOĞLU bizi karşıladı ben Zaman Gazetesi Diyarbakır Bürosundan havaalanından bizi aldılar oranın bölge imamı Harun Hoca diye bir adamdı ya Harun ya da Haluk , Harun olsa gerek ama onla beraber o da belletmeler oraya gelmişti Fetullah Hoca nın Belletmeleri
S. : Bölge imamı Fetullah Hoca nın bölge imamı
T.G. : Tabi Fetullah Hocanın Bölge imamı oraya gidecek imamları da getirmişlerdi
S. : Cemaatin
T.G. : Cemaatin o imamlar konvoyla gelecekler biz helikopterle Diyarbakır Alay komutanı bizi oradan askeri helikopterle Silopi’ ye indik orda bizim yanımızda başka Tim lerde vardı zaten sivil değildi onlar sivildi de subaydı silahları falan vardı başlarında Binbaşı KAMER isimli birisi vardı çakır gözlü böyle bir adamdı sarışın onun üzerine hac konaklamada kaldık işte Botaş’ ta Ali yle tanıştırıldık falan ondan sonra karşıya geçtik Nehciban BARZANİ yle görüştük Nehciban dedi benim bölgem değil TALABANİ yle yeni yeni anlaşıyorlardı o dönem kavga etmiyorlardı savaştan yeni çıkmışlardı önce …….. evine gittik o dönemde BARZANİ ninde TALABANİ ninde bütün Kürdistanın ortak karar almış olduğu başbakandı şimdi İngiltere de kendisi ona orda ikinci Saddam da derler Saddam gibi duruşlu bir adamdır …… bizi aldı Celal TALABANİ ye getirdi Celal TALABANİ ye biz burada yurt açılmasını şunu bunları bir gazeteci gibi sorduk o bu işleri bildiğini söyledi arkadaşları bekliyorum yetkili birde ….. vereceğini söyledi halen şimdi ki Özel Erbil Işık Kolleji Fetullah Hocanın Bilgisayarlı Falan o binada devam etmektedir bilgisayarları falan buradan getirdiler bina onlardan orda ne yapıyorlar hem Türkmen çocuklarını eğitiyorlar hem de oradaki Kürtlerin ileri gelen ailelerini eğitiyorlar çok cüz’ i miktarda bir para alıyorlar o para o çocukların giden imamların maaşlarını kurtarmaz
S. : Ne kadar kaldın orda sen
T.G. : Ben sık sık giderdim o gittiğimde mi 13 gün falan kaldım gittiğimde söylüyorlardı şu kadar kalacaksın işimizi bitireceksiniz Binbaşı TAMER Silopi’ ye döneceksiniz yani Fetullah Hoca cephesini kapatırken unuttuğum kısımlardı
S. : O zaman tekrar şeye dönelim bu Akşam Gazetesindeki faaliyetlerine
T.G. : Nerede kaldım
S. : En son bu Doğu PERİNÇEK le tanışma Veli KÜÇÜK le şu an EYMÜR arasındaki
T.G. : Ha Mehmet EYMÜR ün onlara onur kırıcı işkence yaptığını araya girmeyeceğini ama Doğu PERİNÇEK i Veli KÜÇÜK ve ekibi rahatlıkla kullanıyorlardı daha sonra ben oraya gide gele işleri çözmeye başladım mesela DOĞU PERİNÇEK in yanında bir sürü emekli subaylar var emekli albay var emekli Deniz Binbaşısı mesela Erol BİRBİLİK – Erol MÜTERCİM ler yakın tarihe göre bu insanların hepsi askeriyede sivrilmiş insanlar yani böyle sonra Soner YALÇIN la JİTEM diye konuşan Cem ERSEVER di hatırlıyorsunuz şimdi bu ilişkileri falan düşünüyorum mesela ben Cem ERSEVER öldüğünde Soner YALÇIN ı felan tanımıyordum zaten Soner YALÇIN ı Akşam Gazetesine geldiğimde Adnan AKFIRAT …… söylemişti pardon Sabah Gazetesine geldi yani kendilerinde …… popüler olduklarını kendi gruplarına ihanet ettiklerini söylediler sevmiyorlar ama düşünüyorum bu Soner YALÇIN ı buna kim gönderir General Veli KÜÇÜK ten başka hiçbir kimse göndermez ikincisi Doğu PERİNÇEK JİTEM le gelen bir adama sıcak bakmaz neden JİTEM onların adamını öldürdü kimdi onların adamı Kontra Hizbullah Kamplarını çıkartan Halit GÜNGÖR dü Halit GÜNGÖR ü öldürdüklerinde onların adamıydı çünkü bu örgütlenmeyi Teoman KOMAN Paşa yapıyordu
S. : Kimin adamıydı Halit GÜNGÖR
T.G. : Güneydoğunun muhabiriydi Diyarbakır ın
S. : Yani şeyin adamıydı
T.G. : Doğu PERİNÇEK in adamıydı ama o Hizbulkontrayı çıkarttı yani Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilciler eğitiliyordu onu fotoğrafladı fotoğraflar Doğu PERİNÇEK e geliyor yayınlanmadan çocuk öldürülüyor yani o dönemdi bunu Adnan AKFIRAT ta söyledi bunu Türk Gladiosu öldürdü biz bunu biliyoruz dedi ama tekrar ittifak yaptık dedi Kemalist Sosyalist ittifakı derler bu ittifaka aslında burada hep kullanılan Doğu PERİNÇEK oldu düşünürken söylüyorum General KÜÇÜK tarafından ve cephesi tarafından kaybedilen hiçbir şey olmadı hep kullanılanlar onlar oldu
S. : Şimdi biraz önce sözünüz arasında Doğu PERİNÇEK in basın adına kaynaklarının zengin olduğunu onun için onunla bir irtibat kurmanız gerektiğini Veli KÜÇÜK tarafından size söyledi Doğu PERİNCEK in bu kadar haber kaynağının geniş olmasını neye bağlıyorsunuz haber kaynakları neresi
T.G. : Birincisi ben Doğu PERİNÇEK i kati süretle kendisi etiket yapıyormuş gibi yada kafayı bozmuş gibi halk arasında bir deyim vardır fark ediyorsanız ben buna inanmıyorum Doğu PERİNÇEK Hukuk profesörü Türkiye de akıllı bir adam ikincisi ailesi geçmiş dönem hepiniz tanır birisi Tümgeneral neydi dayısı yaşıyor hala Anıtkabirler bilmem Anıtkabir ona bağlandı Anıtkabir Koruma Derneği başkanı Emre ……. Tümgeneral Aselsan’ da yönetim kurulu üyesi midir bir yetkili yani babası Sadık PERİNÇEK Adalet Partisi kurucularından falan ben Doğu PERİNÇEK i Amerika’ yla savaşım değil de Türkiye nin içindeki bu Nato örgütünde askerlerin bir numaralı adamı olduğuna inanıyorum ama hangi cepheden bunu yönettiklerini bunu anlayamadım. Doğu PERİNÇEK her zaman Komünist bloklarda da Rusya ile beraber olmamış hep Mao Çin “Ne Amerika ne Rusya Bağımsız Çin ” sloganlarıyla olmuş ve hep Amerika nın lehine Çin Amerika nın aleyhine değildir Amerika Çin e hiçbir zaman bomba atmadı Komünizm mücadelesinde de Çin her zaman Amerika nın yanında olmuştur Rusya nın yanında olmamıştır, Lenin’ e karşı diklenmiştir Mao ha şimdi bakarsanız doğru yapmıştır yoksa Küba gibi olurdu
S. : Şimdi ne diyorsun Doğu PERİNÇEK aslında Amerika nın adamı
T.G. : Türkiye deki askerlerin içindeki Amerikancı kesimle beraber olduğuna inanıyorum ben bu bir ikincisi bundan üç ay önce bir dedikodu çıktı iki ay önce üç ayda değil hem de kendi cephelerinde Doğu PERİNÇEK in İsraille anlaştığı neden İsraille anlaştığını en son Mahir FARES diye bir adam var Filistin Kurtuluş Örgütü İstanbul Tıp Fakultesi Mezunu burada Filistin Konsolosluğunda 80 de çalışmış daha sonra Türkiye Devleti tarafından sınır dışı edildiği bilinen MAHİR FARES le bunlar araları çok iyi o dönem iyi fakat …… sol gruplar tarafından sevilmez mesela Filistin’ de ki öbür örgütler tarafından da sevilmez FETİ ŞAKAKİ lerin örgütleri İslami Cihat ları Hizbullah ya da öbür mesela orda farancit örgütler var Lübnan da onlarda Mahir FARES i sevmezler ve onu İsrail Ajanı olarak görürler bunlar artık Mahir FARES in kendilerini Ulusal TV nin Filistin deki yetkili temsilcisi olduklarını açıkladılar ve bunu da buradakiler İsrail le bunlar zaten flört ediyorlardı bu çok net oldu Doğu PERİNÇEK özeleştiri yapmalıdır diyor sol cenah çünkü bunlar yıllar öncede oraya Cengiz ÇANDAR larla beraber elemanlar göndermişti ve Doğu PERİNÇEK in abileriydi o dönemde en üst adamlarıydı orda onlar öldürülüp bir tek burada Doğu PERİNÇEK kaldı bugün Ertğurul KÜRKÇÜ ler şunlar bunlar sol cenah Doğu PERİNÇEK in tarafının açılması gerektiği inancındalar şey alanın açılması gerektiği inancındalar ve bundan dolayı Doğu PERİNÇEK in İsrail ve Amerika yla beraber hareket ettiğini bunu da Türk ordusunun yaptığına inanıyorlar ben Doğu PERİNÇEK le beraberim yiyorum içiyorum ama tarafsız bir şekilde Ertuğrul KÜRKÇÜ yada bu ÖDP lileri hiç tanımam yani hiç Ufuk URAS ıda tanımam politikalarını da sevmem çok farklı bir şey ama bu fikirlerde Doğu PERİNÇEK in orduyla ilişkileri ve Amerikan düşmanı olmadığına bölgedeki İsrail e bölgesel hizmet ettiğine inanıyorum, Doğu PERİNÇEK Komünist, İmam Hümeyni TUDEY e yaptı idam etti değil mi bütün sol camia ben solcu olmadığım halde sizler solcu olmadığınız halde İmam Hümeyni nin yaptığı haksızlıktı niye devrimi TUDEY yaptı TUDEV le beraber yapmalıydı idam ettiğinden dolayı ayıp etti bunu bütün solda sağda tarafsız insanda böyle görür ama Doğu PERİNÇEK TUDEY in yaramaz adam olduğunu İmam Hümayni nin haklı olduğunu ve hala Hizbullah politikasında İran Politikasında şu bu politikada İmam Hümeyni nin rejimini şey yapıyor destekliyor
S. : Yani gerçekte komünist değil
T.G. : Ben komünist olduğuna inanmıyorum şimdi …….. farklı bir şey tabi ki o benimde kültürüm değil ama gerçekte sizin benim gördüğüm PKK gibi değil yani ordu içindeki bir µ¢nt¢nın devlet içindeki Nato’ nun zamanındaki bu yaydıkları Özel Harp Dairesi şu bu dedikleri gruplara uzantısı olduğuna inanıyorum bağlamlarda bunu gösteriyor bakın ben onun içinden bir eleman değilim yani ihanet görmüşüm
S. : Ama Doğu PERİNÇEK’ le beraberdin haber kaynakları neydi
T.G. : Hala daha Doğu PERİNÇEK le beraberim
S. : Tamam haber kaynakları neydi
T.G. : Nereden aldıklarını bilemiyorum onu çıkartmanız siz beş sene beraber olsanız imkansız öğrenemezsiniz niye hücre yapılanması var bu konuda tek yetkili Adnan AKFIRAT – Ferit İLSEVER
S. : Ama sosyalist değil diyorsun
T.G. : Katiyyen öyle bir şey yok bakın ben tarafsız bakıyorum hiçbir örgütte değilim
S. : Şimdi tekrar o Gazetedeki o senin Akşam Gazetesinde çalıştığın dönemde de Susurluk olayı oldu çok profesyonel oldu o dönemlerdeki bu haber akışı basının yönlendirilmesi bu konudaki bilgilerin ne senin, anlatabileceklerin
T.G. : Susurluk komisyonu 3 Kasım da ben yanlış söylemeyeyim 3 Kasımdı Susurluk oluncaya kadar Akşam Gazetesindeki Veli KÜÇÜK olsun bizler olsun her şey süt limandı yani yediğimiz içtiğimiz iç içeydi Susurluk dan sonra Veli KÜÇÜK sineye çekildi herkese bir şey oldu Susurluk ta bunların adı çıkmaya başladı o Susurluk aslında bunlar için Veli KÜÇÜK ün çok güzel bir sözü vardır Derki BEN IKI KERE DARBE YEDIM ÜÇÜNCÜSÜNÜ KALDIRAMAYIZ arkadaşlar der birincisi bu Özal Kürdü derdi sevmezdi, Özal ı bu bir gecede der teşkilatımı örgütümü fes etti JİTEM için beni de sürdü der ikincisi Susurluk der üçüncüyü kaldıramam yani kişi olarak ta kaldıramayız derdi o döneme kadar çok iyiydi o dönemden sonra gazetede de Mehmet Ali ILICAK televizyon kampanyasını başaramadı ama çok büyük bir para kaldırdı bu parayı da çocuğa tek başına yedirdiklerini inanmıyorum böyle bir şey olmaz ha diyeceksiniz bildiğin bir şey var mı net yok ama dayısı kendisi işte Yıldırım AKTUNA’ yı getiren komutan ortaktılar bunlar Halk Bankasından kredi falan çektiler bunlar gazetelere de yansıdı zaten Aydın DOĞAN la kapışmaları falan o döneme kadar her şey süt limandı o dönemden sonra Kasımda bütün ……. Veli Komutanda bozuldu Doğu PERİNÇEK le bir geldi gitti oldu politikalar böyle bir dengesiz hava esti bu arada bizde işsiz kalacağımızı falan anladık ben yirmi gün ya da bir ay sonra çok iyi hatırlıyorum ayrıldım ama ayrıldıktan sonra da gazeteye girme hakkım vardı niye yeni gelen yönetim daha kimse gelmemişti gazetede ortada duruyordu Behiç KILIÇ ta yapmıyordu gazeteyi o sıra sekreterleri falan yapıyordu ortada duruyordu gazete geliyorduk çıkıyorduk bende tazminatımızı paramızı fazladan almanın yöntemlerinde falandık resim olup çıkınca atmış gibi yaptılar aslında tek sebep şuydu ben tazimatımı almak yönündeydi tek gayem zaten buydu ama basın kartlarımda duruyordu hala o verilen 1995 in o yıllardan bu yana basım kartım durur o zaman Akşam Gazetesinde bu ara bakın kaçırdığım bir şey olursa arkadaşlar bu dönem çünkü fotoğraf dönemi ve beni birinci dereceden ilgilendiren ve para aldığım bir mesele olduğu için sizlerinde hakkımda hüsnüzan ve kötü düşünmenizi istemediğimden ve şey yapmanızı o aralarda uyandırın lütfen not aldığınız için bu Susurluk kaza olayı ortaya çıktığında birde kazanın bana dün gece sormuştunuz tekrar onu hatırlatırsanız resimi anlattıktan sonra kazanın oluş çekli aklımda bazı şeyler daha hatırlıyorum kaza olayı iyice yaygınlaştı böyle olunca Haluk soyadını hatırlamıyorum halen sivilceli böyle çok iyi hatırlıyorum öbür arkadaşta Şenol du bir arkadaşı daha var eküriydi bunlar hep birbirleriyle devamlı gezerlerdi benim ofiste çalışıyordu Hakan ASLANER’ i bir çocuk daha vardı bunlar böyle özel haber merkezi vardı Behiç onları o oda da idare ederdi
S. : O zaman Hakan ASLANER le Haluk ASLANER , Şenol Akşam’ damıydı
T.G. : Akşamdaydılar bizim SETAP İş merkezinde bu anlattığım resim dönemi yeni binada Akşam’ ın şimdiki binasında Topkapı da olan olaydır Akşam Gazetesindeyiz tabi o zamanda bana fotoğrafları getirmiş
S. : Kim
T.G. : Haluk
S. : Hangi HALUK
T.G. : Akşam Gazetesinin içindeki o fotoğrafçı HALUK dialarını getirdi dedi ki bak dedi a bir baktım Abdullah ÇATLI İbrahim ŞAHİN ondan sonra birkaç kişi daha vardı düğün fotoğraflarıydı
S. : Gazetede çıkanlar
T.G. : Uğur DÜNDAR da çıkanlar
S : Evet ilk onda çıktı zaten Tuncay ÖZKAN a sattıkları ilk etapta biliyorum Haluk un bana söylediği bunları dedim ki komutana şey yapayım çok iyi hatırlıyorum görüştüğüm oda da Fehim YENER in odasıydı sabah gazetesinde yazıyordu Fehim YENER on gün olmuştu Akşam Gazetesine transfer edilmişti Mehmet Ali ILICAK tarafından oda odasında yoktu ya Haluk çok net ya gel dedim komutanla konuşayım ben Fehim YENER in odasından komutana telefon açtım komutanım dedim şeyin fotoğrafları var böyle böyle hemen bana gönder dedi dedim duydun komutan istiyor dedim ben dedi bunları parasız vermem dedi o zamanın parası üç milyar para istedi üç milyar para isteyince Veli Paşa ya dedim durum böyle böyle komutanım üç milyar arkadaş düğününe katılmış bu fotoğrafları çeken dedim burada biz dedi üç milyar parayı veremeyiz bırak o zaman şey yapma buluruz bir yerden kimin düğünüymüş falan bunları öğren dedi buna söyledim tabi ki söylemedi kimin düğünü olduğunu falan birde Veli komutanı oradan duydu bu o telefondan car car çıkardı ses komutanda böyle yüksek konuşur bize resimleri vermedi fakat o resimler bir müddet sonra herkes cephesinde bende öbür CAVİT KAVAK ın resimleri çıktı ya ondan dolayı insanlar hep bende zannetti ve benden çıktığını zannetti ondan beş milyar para aldığımı zannettiler tam tersi benim o resimlerle en ufak bir ilişkim olmadı taki MİT ten bana o zaman sordular söylediler böyle böyle bende dedimki yav vallahi billahi bak siz beni yıllardır tanırsınız ben İRAN a gitmişim şey yapmışım ben beş milyarı şöyle şöyle şu şekilde aldım Aydınlık ta şöyle alacağım günleri de onlar biliyorlardı MİT te birde niye çünkü benim telefon numaram yıllardır hep aynıdır hiç değiştirmedim bana dediler ki bu numarayı hiç değiştirme dedilerdi o dönemler ben efendim İran konsolos …….. gittiğinden dolayı MİT lede aktif bir ilişkim daha doğrusu Mehmet EYMÜR gittikten sonra tasfiye olduğundan bu yana aktif bir ilişkimde olmadı şey olarak bu numarayı kullanıyordum bunun üzerine insanlar ama hep benim sattığımı zannetti gazeteci camiası da hep böyle zannetti aslında bu böyle değildi biz bunları fotoğrafları ilk Adnan AKFIRAT montaj olan Ahmet BAHADIR lı Cavit KAVAK, Mesut YILMAZ fotoğraflarını ilk şey yapıldığında montaj yapıldığında montaj olduğunu da ben nereden hatırlıyorum şimdi size dünde onları söylemeyi unuttum yani hakikaten ben kaldığım yer olursa bana söyleyin kötü niyetten falan değil Levent te bir yer vardı Adnan AKFIRAT bana disketleri verirdi Levent iş leventte bir yere taksiyle giderdim orda disketi verirdim onlar bana disketi … getirdiler diafilmlerini bu Cavit KAVAK ları ilk o zamanları biliyorum böyle şey olduğunu o filmlerle beraber onları aldığımda yanımda şimdi Selahattin ÖZKAN karısı Emine ŞENLİKOĞLU nun öğrencisidir devlet büyüklerini korumada polisti sabah gazetesinde ben çalışırken de ZAFER MUTLU nun korumasıydı İslamcıdır bu ilk karısı da açıktı doktordu ve Emine ŞENLİKOĞLU nun Kocası Recep ÖZKAN beni onla tanıştırmıştı din olarakda hani şeyim yakınım ya ona da onunla beraber gittim bu Leventteki yere de disketleri getirdim o bile dedi ki ¢l¢n dedi bunlar dünyanın parası eder bak koşuşturuyoruz dedi Ramazan mıydı yemek bile yiyememiştik o gün ¢l¢n dedi beni ac bırakıyorsun dedi bunların sakalını isterim dedi çok iyi hatırlıyorum Selahattin ÖZKAN onla beraber Levent e gittik o şimdi pardon Murat DEMİREL in koruması o bir çocuk bıçakladı falan ya o yanında siyah gözlüklü şimdi kızakta Ankara’ da bir hafta önce bu telefonla konuştum 535 li numarası hala bende vardır
T.G. : İsmi neydi
S. : Selahattin ÖZKAN
T.G. : Beni de aradı Murat DEMİREL şey olmadan gel görüşelim bir işler var Murat DEMİREL le seni mutlaka tanıştırmalıyım Paşa’ yla tanıştırırız falan diye böyle telefon konuşmalarımız vardır
S. : Tanıştırabildiniz mi peki
T.G. : Yok tanıştıramadık neden Murat DEMİREL iki hafta sonra tökezledi yada üç hafta kadar sonra onla beraber gittik oradan diaları aldık ben diaları Adnan AKFIRAT tan filmleri ilk kime gösterdim Nuri ÇOLAKOĞLU NTV den bir kadına gösterdi fakat Adnan AKFIRAT’ lar kendileri göstermiyorlardı hep ben yetkiliydim bu fotoğraflarda niye askeri kanattan geliyor ya o fotoğraflar, güvenle itimat ediyordu çok iyi hatırlıyorum. Sen dedi sen zaten içimizden birisin Tuncay Bey bizi hep beraber düşünürüz burası bir aile dedi falan önemli olan parti, şahıslar önemli değil falan, sen görüşürsün bayanla dedi. Adnan böyle oturuyordu, Taksim’ deki …………………………Mecidiyeköyden taşınmışlardı, ben de böyle oturuyordum. Bunun yanında kadın geldi baktı falan , bana dedi ki üç milyar, bir buçuk milyara indik, bir yedi yüz elli milyondu pardon. İndik, kadın Nuri ÇOLAKOĞLU ile telefonda konuştu, kabul …………. biz size haber vereceğiz dediler kabul etmediler gitti. O fotoğraflar benim elimde de vardır, orda ben arkadaşlara da yerlerini göstermiştim, inşallah almışlardır.
S : Diaları var mıydı
T.G. : Diaları vardı
S : Kimdi bu fotoğraflarda
T.G. : Ahmet BAHADIRLI , Cavit KAVAK , Mesut YILMAZ ve Abdullah ÇATLI.
S. : Dördü de bir aradamıydı
T.G. : Yan yana fotoğraflardı
S. : ………………….
T.G. : ……….. ayrı benim beş milyar aldığım fotoğraflar işte bu fotoğraflar. Nasıl aldım Samanyolu televizyonunda ilişkileri çok girift olan Nevzat AKKUŞ var , Nevzat AKKUŞ ‘ a söyledim. Tabi her yere söylüyorum yani gazeteci camiasında bunları satmak için. Mehmet Ali ILICAK hariç. Mehmet Ali ILICAK’ ın da bize para vermeyeceğini biliyoruz. Bunun için bana Tutkun AKBAŞ , Samanyolu’ nda da beraber çalışmıştık, Yeni Şafak’ ta çalışıyordu, şimdi Tempo dergisinde magazin bilmem bir şeyinde çalışıyor, siyasi haberi bıraktı Tutkun AKBAŞ Radikal’ de çalışıyordu Susurluk Dönemi. Beni aradı dedi ki İdris GÜRSOY müdürüm, özel haber müdürüydü senle görüşmek istiyor o fotoğrafları söyledim Tuncay dedi. Nerde görüştüm ben, İdris GÜRSOY ile Florya, Yeşilköy’ ün orda Çınar Otel, Çınar Otel’ de görüştüm asma katında. O bu plağa baktı falan, kaç para istiyorsun, ne kadar istiyorsun şu bu iki milyar, bir yediyüz elli, böyle rakamlar söyledi, üç milyar böyle dengesiz şeylerdi. Anlaşamadık, yukarıya sormam lazım bizde biliyorsun dedi, ayrı bir holding falan dedi, çekti gitti. Bunlarda böyle olunca en sonunda neyse AKKUŞ Doğruyol Partisinin milletvekilliyle ya Afyon milletvekiliydi adam ya şeydi çok iyi hatırlıyorum yada Kütahya miletvekili, ikisinden birisi tipik bir Yeni Asya grubu, Fetullahçı Yeni Asya grubuydu çok iyi hatırlıyorum çünki. Adama fotoğraflar onunda ………………. söyledim ismini de Kenan’ da değil ……………………… soyadı Gökhan olabilir, Kerim diye danışmanı vardı, iki kişi ilk önce onlar geldiler fotoğrafları gördüler. Ondan sonra adama gittiler adam geldi, Taksim’ de bu Marmara Otelinin ikinci katında görüştük adamla fotoğrafın bir tanesini adam gördü, bu fotoğrafı gördükten sonra şey yaptı para yanlarındaydı zaten, James Bond kahverengi bir çanta, içerisinde Halk Bankası dekontlu beş milyar vardı. Biz kalktık bunun üzerine şey yaptık siz söyleyin çok eski ya bilgiler, Aydınlık’ ta, bu Taksim’ deki büroda üçüncü katında adamlara teslim ettik. Zaten Aydınlık’ ta girdiklerinde onlar gördüler, yazıyor zaten Aydınlık diye. Orada Adnan AKFIRAT vardı, ben vardım, Kerim vardı, Kerim’ in yanında çantayı taşıyan birisi daha vardı kimdi bilmiyorum, adamın danışmanlarındandı, Nevzat AKKUŞ şeydeydi The Marmara’daydı. O odada biz hemen normal bir çanta verdik şöyle askılı bir çanta oda paraları onlarda film makaralarını aldılar. Bunun üzerine beni Kerim aradı. Kerim aradıktan sonra, pardon Nevzat aradı, Nevzat ile arası Kerim’ in, Kerim’ de Karamürselliydi ama Doğruyol Partisinde danışmandı o adamın danışmanıydı. Dedi ki Tuncay dedi haberin var mı dedi, ha ondan önce, ha haberin var mı dedi bunlar dedi foto montajmış dedi. Hayda, nereden çıktı Adnan’ a gittim bu sefer, dedim ki bak bunlar böyle böyle foto montajmış dedim. Bende şimdi hatırlıyorum foto montaj olduklarını, niye filmlerin ben normal nüshaların bana bir gazeteci getirdi o nüshalarda bende duruyor halen. Evimde de belki o filmlerin içinde de olabilir, ben çünkü çok iyi bir arşivciyimdir. Ama ben her şeyi arşivlerim mutlaka. Adnan’la da bu yüzden dolayı kapıştık. Dedi ki o bana ya ne olmuş dedi yok yok değil dedi bunlar dedi öyle şey değil ama foto montaj olduğu ortaya çıktı. Radikal Gazetesi ile Zaman Gazetesi beni yazdı, Radikal adımı yazmadı, Zaman gazetesi şöyle bir haber olarak en arkada onikinci onbirinci sayfalarda bir sayfa da yazdı, bu fotoğraflarla ilgili, foto montaj fotoğraflar sattı diye yada satıyor diye. Bunu yazan Sinan GÜL‘ dü niye, Aksiyon Dergisi muhabiriydi Sinan GÜL, Milliyet’ te ofisboydu, Sinan GÜR’ e bu fotoğrafları göstermiştim ben. Nerede Taksim’ de Arion Cafe’ de çok iyi hatırlıyorum. Buyrun

Hiç yorum yok: